Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11452/16828
Full metadata record
DC FieldValueLanguage
dc.contributor.authorKassabov, Ognian-
dc.date.accessioned2021-02-26T12:28:58Z-
dc.date.available2021-02-26T12:28:58Z-
dc.date.issued2008-
dc.identifier.citationKassabov, O. (2008). “Finite vs. absolute knowledge in German idealism: The case of art”. Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 10, 97-106.tr_TR
dc.identifier.issn1303-4251-
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11452/16828-
dc.description.abstractAesthetics plays a key though often neglected sysıematic role in the philosophies of Kanı, Schelling and Hegel. Their overall projects are nonetheless opposed in some important respecıs: while Kant attempts to secure the limits of human knowledge, Schelling and Hegel try to articulate an actually 'absolute knowledge'. I consider the treatment of art of each of these three figures as elucidating his position on the scope of knowledge. I suggest that the very limited role Kanı allots art is a direct consequence of his limits-of-knowledge position as daiming that we can presuppose but cannot cognize the actuality of the ideas of reason. Art as identity-within-difference gives a model for Schelling's 'absolute idealism', for which art is no subordinate form of cognition. Hegel's treatment of art shows that the highest reconciliation in the idea cannot entirely take place in something outside thinking.en_US
dc.description.abstractEstetik Kant'ın, Schelling'in ve Hegel'in felsefelerinde önemli sistematik bir rol oynar. Kant' ın projesi, insani bilginin sınırlarını göstermeyi içerirken, Schelling ve Hegel bilginin aslında mutlak olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Ben, her üç figürde de sanata yönelik tutumu sırasıyla doğa bilgisinin kavrayışının aydınlatılması olarak değerlendiriyorum. Ben, Kant tarafından sanata tahsis edilen çok sınırlı rolün, aklın idelerinin aktüelliğini varsayabileceğimizi fakat bilemeyeceğimizi göstermesi gibi, onun bilginin sınırları konumuyla doğrudan ilişkili olduğunu önereceğim. Değişim içindeki aynılık olarak sanat, sanatı idrakın alt bir formu olarak görmeyen Schelling'in "mutlak idealizmi " için bir model vermektedir. Hegel'in sanata yönelik tutumu, ideadaki en üst düzey uzlaşımın, dünyadaki bir şeyle bütünüyle ilişkili olamayacağını gösterir.tr_TR
dc.language.isoenen_US
dc.publisherUludağ Üniversitesitr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.rightsAtıf 4.0 Uluslararasıtr_TR
dc.rights.urihttp://creativecommons.org/licenses/by/4.0/*
dc.subjectKanten_US
dc.subjectSchellingen_US
dc.subjectHegelen_US
dc.subjectArten_US
dc.subjectFiniteen_US
dc.subjectAbsoluteen_US
dc.subjectKnowledgeen_US
dc.subjectSystemen_US
dc.subjectSanattr_TR
dc.subjectSonluluktr_TR
dc.subjectMutlaktr_TR
dc.subjectBilgitr_TR
dc.subjectSistemtr_TR
dc.titleFinite vs. absolute knowledge in German idealism: The case of arttr_TR
dc.title.alternativeAlman idealizminde sınırlı bilgiye karşı mutlak bilgi: Sanat örneğitr_TR
dc.typeArticleen_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Uluslararası Hakemli Dergitr_TR
dc.identifier.startpage97tr_TR
dc.identifier.endpage106tr_TR
dc.identifier.issue10tr_TR
dc.relation.journalKaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisitr_TR
Appears in Collections:2008 Bahar Sayı 10

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
2008_10_11.pdf2.39 MBAdobe PDFThumbnail
View/Open


This item is licensed under a Creative Commons License Creative Commons