Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı tanısı ile renal transplant olan hastaların nakil sonrası medikal ve cerrahi komplikasyonlarının retrospektif olarak araştırılması

Abstract

Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı (ODPBH), böbrekler ve diğer organlarda kist oluşumu ile giden, diğer sistem patolojilerinin de eşlik edebildiği sistemik bir hastalıktır. Sıklıkla beşinci-altıncı dekattan sonra son dönem böbrek yetersizliği (SDBY) geliştiği görülür. Çalışmamızda ODPBH’de renal transplantasyon sonrası hastaların takiplerinin, gelişen medikal ve cerrahi komplikasyonların diğer nedenlerle renal transplantasyon yapılan hastalarla retrospektif olarak karşılaştırılarak araştırılması amaçlanmıştır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde renal transplantasyon yapılmış 126 hastanın (ODPBH tanısı olan 58 hasta ile diğer böbrek hastalıkları nedeniyle renal transplantasyon yapılan 68 hasta) demografik özellikleri, klinik, laboratuar bulguları hastane elektronik dosya sistemi üzerinden retrospektif olarak incelendi. Hastalarda posttransplant gelişen komplikasyonlar, kullanılan medikal tedaviler, hasta ve graft sağkalım oranları karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. Grupların transplant sonrası takiplerinde gelişen medikal ve cerrahi komplikasyonlar karşılaştırıldı. Nakil sonrası dönemde üriner sistem enfeksiyonu, osteoporoz ve kardiyovasküler sistem hastalığı gelişmesi açısından ODPBH tanılı hasta grubunda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05). Hastaların transplant yapılma yaşlarına bakıldığında ODPBH grubunda daha ileri yaşlarda transplant yapıldığı istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,01). Diğer komplikasyonlar değerlendirildiğinde iki grup arasında yapılan analizde fark bulunmadı (p>0,05). Hastaların son vizitte değerlendirilen graft fonksiyonları ve laboratuvar kreatinin düzeylerine bakıldığında ODPBH tanılı hasta grubunda graft fonksiyonlarının daha iyi olduğu saptandı (p<0,05). ODPBH nedeniyle SDBY gelişen ve bu nedenle renal transplantasyon yapılan hastalar nakil sonrası takiplerinde çeşitli komplikasyonlar ve özellikle üriner sistem enfeksiyonu ile kardiyovasküler sistem hastalığı gelişmesi v açısından artmış risk altındadır. Nakil sonrası immunsupresif tedavi altında takipli olan bu hastaların yakın klinik izlem ve gerekli durumda uygun tedaviler ile takip edilmeleri gerekmektedir.

Autosomal dominant polycystic kidney disease (ADPKD) is a systemic disease associated with cyst formation in the kidneys and other organs and accompanied by other system pathologies. It is often seen that end-stage renal disease (ESRD) develops after the fifth-sixth decade. In this study, we aimed to investigate the follow-up of the patients following renal transplantation in ADPKD and to compare the medical and surgical complications with other reasons for renal transplantation retrospectively. The demographic characteristics, clinical and laboratory findings of the 126 patients (58 patients diagnosed with ADPKD and 68 patients who underwent renal transplantation due to other kidney diseases) were retrospectively evaluated on the hospital electronic file system at Uludag University Medical Faculty Hospital. Postoperative complications, medical treatments, patient and graft survival rates were evaluated statistically. Medical and surgical complications were compared between groups. Urinary tract infection, osteoporosis and cardiovascular system disease were significantly higher in ADPKD patients after transplantation (p <0,05). When the age of transplantation of the patients was examined, it was found that transplantation was performed in the ADPKD group at a later age (p <0,01). When the other complications were evaluated, no difference was found between the two groups (p>0,05). When the graft functions and laboratory creatinine levels were evaluated at the last visit, graft functions were found to be better in the ADPKD group (p<0,05). vii Patients who develop ESRD due to ADPKD and undergo renal transplantation are at increased risk for various complications, especially urinary tract infection and cardiovascular system disease in the post-transplant follow-up. These patients who are followed up under immunosuppressive treatment after transplantation should be followed up with close clinical follow-up and appropriate treatments if necessary.