Please use this identifier to cite or link to this item:
http://hdl.handle.net/11452/28824
Title: | Mimari ürünün algısal boyutu üzerine bir deneme: Mimarlık algısında empati temelli yaklaşım |
Other Titles: | An experiment on the perceptive dimension of the architectural product: An empathy-based approach |
Authors: | Ediz, Özgür Coşkun, Hatice Gökçe Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Mimarlık Anabilim Dalı. 0000-0002-5220-8159 |
Keywords: | Empati Mekan algısı Ayna mekanizması Bedenleşmiş biliş Empathy Spatial perception Mirror mechanism Embodied cognition |
Issue Date: | 2022 |
Publisher: | Bursa Uludağ Üniversitesi |
Citation: | Coşkun, H. G. (2022). Mimari ürünün algısal boyutu üzerine bir deneme: Mimarlık algısında empati temelli yaklaşım. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. |
Abstract: | Empati kavramı günümüzde insanlar arasında gerçekleşen örtülü bir iletişim yöntemi olarak görülmektedir. Başkalarının içinde bulunduğu zihinsel ve fiziksel durumu anlamayı ve önemsemeyi sağlayan psikolojik bir kapasiteyi ifade etmek için kullanılan bu terim, günümüz toplumsal yaşamında barış ve hoşgörü ortamının sağlanması bakımında önemli görülmektedir. Empati fikrinin kökenine bakıldığında ise bugün yaygın olarak bilinen anlamından daha farklı bir durumu ifade etmek için kullanıldığı bilinmektedir. Estetikçi düşünürlerin “einfühlung” terimi ile ortaya koydukları empati kavramının ilk hali, insanın dış dünyadaki varlıklara karşı hissettiği estetik hazzı ifade etmek için kullanılmaktaydı. Yıllar içerisinde anlam daralmasına uğrayarak bugün yaygın olarak bilinen haline ulaşan kavramın bu ilkel hali, günümüz sinir bilim çalışmalarında elde edilen bulgular sayesinde tekrar gün yüzüne çıkarılmaktadır. Bu çalışmanın amaç, kapsam ve yönteminin açıklandığı giriş kısmında hem mimarlık hem de empati kavramlarının tarihsel sürecinden bahsedilmektedir. Giriş bölümünü takiben çalışmanın düşünsel temelleri empati kavramının tarihsel kökeni ve günümüz sinir bilim çalışmalarının bulguları bağlamında tartışılmaktadır. Bu bakımdan ilk olarak, kavramın gelişiminde katkısı olan aktörlerin görüşleri ele alınmaktadır. Bunu yaparken mimariyi çalışmasının nesnesi yapmış araştırmacıların görüşleri üzerinde özellikle durulmaktadır. İlerleyen kısımlarda ise bu görüşleri destekler nitelikte olan günümüz sinir bilim çalışmalarının bulguları ortaya konulmaktadır. Tez çalışmasının üçüncü bölümünde, kuramsal araştırmalar kısmında ortaya konmuş olan bilgilerden süzülerek elde edilen kriterler kategorik olarak bir araya getirilmektedir. Böylelikle mimari yapıya ve mekana karşı duyulan empatinin incelenmesinde kullanılacak yaklaşım oluşturulmaktadır. Bu yaklaşımın uygulandığı mimari seçki, bir alan çalışmasına dönüştürülerek elde edilen veriler bulgular bölümünde incelenmektedir. Bu bulgular, çalışmanın kısıtlamaları ve zayıf yönleri bağlamında değerlendirilerek tez sonuçlandırılmaktadır. This term, which is used to express a psychological capacity that allows understanding and caring about the mental and physical state in which others are located, is considered important in today's social life in terms of ensuring an environment of peace and tolerance. Looking at the origin of the idea of empathy, it seems that it is used to express a situation that is different from its meaning, which is widely known today. The first version of the concept of empathy, which aesthe Jun thinkers put forward with the term “einfühlung”, was used to express the aesthetic pleasure that a person feels towards beings in the outside world. This primitive version of the concept, which has undergone a narrowing of meaning over the years and has become widely known today, is being brought to the surface again thanks to the findings obtained in today's neuroscience studies. In the introduction section, where the purpose, scope and method of the study are explained, the historical process of both architecture and empathy concepts are mentioned. Following the introduction, the intellectual foundations of the study are discussed in the context of the historical origin of the concept of empathy and the findings of modern neuroscience studies. In this regard, first of all, the opinions of actors who contributed to the development of the concept are considered. In doing so, special attention is paid to the opinions of researchers who have made architecture the object of their study. In the following sections, the findings of modern neuroscience studies that support these views are presented. In the third part of the dissertation work, the criteria obtained by Deciphering the information presented in the theoretical research section are categorically combined. In this way, a model is created to be used in the study of empathy towards architectural structure and space. |
URI: | http://hdl.handle.net/11452/28824 |
Appears in Collections: | Fen Bilimleri Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
Hatice_Gökçe_Coşkun.pdf | 18.94 MB | Adobe PDF | View/Open |
This item is licensed under a Creative Commons License