Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/33172
Başlık: Diyabetik hastalarda kardiyak otonomik nöropati ve diyabetik kardiyomiyopati arasındaki ilişki
Diğer Başlıklar: The relationship between cardiac autonomic neuropathy and diabetic cardiomyopathy in diabetic patients
Yazarlar: Aydınlar, Ali
Güçlü, Sevil
Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.
Anahtar kelimeler: Kardiyak otonom nöropati
Diyastolik disfonksiyon
Diyabetik kardiyomiyopati
Cardiac autonomic neuropathy
Diastolic dysfunction
Diabetic cardiomyopathy
Yayın Tarihi: 2004
Yayıncı: Uludağ Üniversitesi
Atıf: Güçlü, S. (2004). Diyabetik hastalarda kardiyak otonomik nöropati ve diyabetik kardiyomiyopati arasındaki ilişki. Yayınlanmamış tıpta uzmanlık tezi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi.
Özet: Amaç: Diyastolik disfonksiyon ve otonom nöropati diyabetik hastalarda son zamanlarda daha sık olarak tanımlanan ve mortalite artışına yol açan önemli komplikasyonlardır. Çalışmamızda tip 2 diyabetik hastalarda kardiyak otonomik nöropati (KON) ile diyabetik kardiyomiyopatinin erken dönem bulgusu olan diyastolik disfonksiyon ilişkisini araştırmayı amaçladık. Böylece KON pozitif olan hastalarda mikrovasküler komplikasyon gelişimi île patofizyolojik süreci tam olarak belirlenemeyen diyastolik disfonksiyon sıklığının karşılaştırılması planlandı. Gereç ve Yöntem: Tip 2 diabetes meilitus tanısı ile izlenenen veya yeni tanı konulan olgular değerlendirmeye alınırken, JNC 7 kriterlerine göre evre lI hipertansiyonu bulunan hastalar, NYHA III-IV kardiyak yetmezlik olduğu bilinen veya yeni tespit edilen hastalar, koroner kalp hastalığı olduğu bilinenler veya daha öncesinde koroner girişim öyküsü olanlar, kalp kapak hastalığı olanlar veya kapak cerrahisi uygulanmış olan hastalar, diyabetik nöropati tanısı ile medika! tedavi almakta olan hastalar, PR mesafesini uzattığı bilinen digoksin ve diğer antiaritmik ilaçları almakta olan hastalar çalışmadan dışlandı. Standart egzersiz stres testi (Bruce protokolüne uygun) yapılarak sessiz iskemi yönünden pozitif bulunanlar çalışmadan ayrıca dışlandılar. Ewing protokolü uygulanarak elde edilen skorlara göre; [1 olanlar KON negatif (grup 1=15 hasta), 1 olanlar KON pozitif (grup 2= 18 hasta) şeklinde iki gruba ayrıldılar. Ayrıca klinik ve laboratuar muayeneleri ile herhangi bir hastalığı tespit edilemeyen 12 kişiden oluşan bir kontrol grubu oluşturularak, hastalarla sağlıklı gönüllülerin de karşılaştırılması planlandı. Üçüncü aşamada ise M-mode, iki boyutlu ve PW-Doppier ekokardiyografik inceleme yapılarak gruplardaki diyastolik disfonksiyon sıklığı araştınldı. Bulgular: Çalışmamıza alınan diyabetik hastalarda KON ile, hastalık süresi, rnetabolik kontrol, diyastolik kan basıncı ve beden kitle indeksi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit ettik. Gruplar arasında yaş dağ açsından istatistiksel olarak anlamlı fark yokken, hastalık süreleri KON pozitif hastalarda belirgin olarak daha yüksekti. Bu grupta bulunan hastalarda açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri ve A1c ölçümleri diğer gruba göre daha yüksekti. Ayrıca KON pozitif hastaların diyastolik kan basıncı hem KON negatif hem kontrol grubuna göre daha yüksek bulundu. Ekokardiyografik inceleme sonrasında KON pozitif olan ikinci grup hastalarda, diyastolik disfonksiyon sıklığı belirgin olarak artmış bulundu. Bu grupta E/A oranı hastaların % 95'inde diyastolik disfonksiyon açısından anlamlı bulunurken, birinci grupta bu oran % 26,6 bulundu Deselerasyon zamanı (DZ ) her iki grupta da kontrol grubuna göre belirgin olarak uzundu. Ayrıca ikinci grupta 3 hastada aR ölçümü psödonormal patern gösterirken diğer gruplarda normal olarak bulundu. KON pozitif grupta Ewing testi parametreleri ile diyastolik disfonksiyon parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon mevcuttu. Bu ölçümler arasında E/A oranı ile valsalva oranı, derin nefes almaya kalp hızı yanıtı (DNAKHY), 30: 15 oranı ve izometrik kontraksiyona (iKT) diyastolik kan basıncı yanıtı arasında pozitif korelasyon varken, ayağa kalkmaya sistolik kan basıncı yanıtı (AKSKBY) arasında negatif korelasyon mevcuttu. Bu bulgulara ters olarak, DZ süresi ile, valsalva oranı, DNAKHY, iKT ve 30:15 oranı ile negatif korelasyon varken, AKSKBY arasında pozitif korelasyon mevcuttu. Ayrıca KON pozitif olan grupta, diyastolik disfonksiyon dışında retinopati, periferik noropati ve nefropati gibi mikrovasküler komplikasyonlar da daha yüksek oranda bulundu. Sonuç: Çalışmamıza alınan diyabetik hastalar arasında hastalık süresi uzun, metabolik kontrolü kötü, obezitesi olan ve diyastolik kan basıncı daha yüksek hastalarda kardiyak otonomik noropati daha yaygındı. Bu hastalarda diyastolik disfonksiyon daha sık olarak gözlendi. Diğer mikrovasküler komplikasyonlar arasından bu grup daha yüksek risk taşımaktaydı.
Aim: In this study we aimed to investigate the association of diastolic dysfunction which is an early finding of diabetic cardiomyopathy with cardiac autonomic cardiomyopathy (CAN) in type 2 diabetes mellitus patients. By the way it was planned to compare the frequency of microvascular complications and diastolic dysfunction that is not possible to determine the exact duration in CAN positive patients. Materials and Methods: While cases followed with type 2 diabetes mellitus or had new diagnosis were enrolled, cases with stage 2 hypertension according to JNC 7 criteria, cases with heart failure with functional capacity of NYHA stage Ill-IV or newly diagnosed cases, with coronary artery diseases or the ones with history of coronary intervention, valvular heart diseases or the ones that had valvular surgery, having medical therapy due to diabetic neuropathy, having digoxin and other anti-arrhythmic drugs known to increase the PR interval were excluded from the study. Also patients with silent ischemia during the treadmill exercise test were excluded from the study. According to Ewing score the cases were grouped into two as CAN negative with a score of less than 1 (group 1=15 patients), and CAN positive with scores of one or more (group 2= 18 patients). Also a control group of 12 healthy cases was included in order to compare with the study group. As a third step frequency of diastolic dysfunction was investigated by means of M-mod 2-D and PW-Doppler echocardiographic examination. Results: We found a significant association of CAN with duration of the disease, metabolic control, diastolic blood pressure and body mass index in diabetic cases. The age distribution of the groups was homogenous. However, the duration of the disease was significantly higher in CAN positive patients. The fasting blood glucose levels, postprandial glucose levels and HbA 1 c levels were significantly higher in CAN positive patients compared to the other group. Also the diastolic blood pressures of CAN positive patients were significantly higher compared to the other groups. During the echocardiographic examination in the second group that included CAN positive patients diastolic dysfunction frequency was significantly higher. In this group the E/A ratio was significant in %95 of the cases, however in the first group this ratio was % 26,6. Diastole duration was significantly high in both groups compared to the controls. In addition in the second group aR measurement showed a pseudo normal pattern and was normal in the other groups. In the CAN positive group the Ewing test parameters and the diastolic function parameters were correlated. Among these measurements valsalva ratio, blood pressure response to deep inspiration, 30: 15 ratio and diastolic blood pressure response to isometric contraction was correlated to E/A ratio, but a negative correlation existed with systolic blood pressure response to standing. In contrast to these findings deceleration time was negatively correlated to valsalva ratio, heart rate response to deep breathing, diastolic blood pressure response to isovolumetric contraction and 30: 15 ratio, but positively correlated to systolic blood pressure response to standing. Also in the CAN positive group besides diastolic dysfunction micro vascular complications like peripheric neuropathy and nephropathy was significantly more prevalent. Conclusion: In the diabetic patients that were enrolled cardiac autonomic neuropathy was more prevalent in the cases with long the duration of the disease, bad metabolic control and in obese cases and the ones with high diastolic blood pressures. In these cases diastolic dysfunction was more prevalent. This group had more risks for microvascular complications.
URI: http://hdl.handle.net/11452/33172
Koleksiyonlarda Görünür:Tıpta Uzmanlık / Specialization in Medicine

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
UZM_00446.pdf
  A kadar 2099-12-31
1.54 MBAdobe PDFGöster/Aç Bir kopya isteyin


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons