Please use this identifier to cite or link to this item:
http://hdl.handle.net/11452/33343
Title: | Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine başvuran çocuk ve ergenlerde anksiyete depresyon ilişkisi ve bunu etkileyen sosyodemografik özellikler |
Other Titles: | The relationship between anxiety and depression in children and adolescents who applied to Uludağ University Faculty of Medicine Child and Adolescent Psychiatry Outpatient Clinic and sociodemographic characteristics affecting it. |
Authors: | Taneli, Suna Akova, Hatice Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. |
Keywords: | Çocuk Ergen Depresyon Anksiyete Cinsiyet Perinatal Ailesel özellikler Child Adolescent Anxiety Depression Sex Familial features |
Issue Date: | 2000 |
Publisher: | Uludağ Üniversitesi |
Citation: | Akova, H. (2000). Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine başvuran çocuk ve ergenlerde anksiyete depresyon ilişkisi ve bunu etkileyen sosyodemografik özellikler. Yayınlanmamış tıpta uzmanlık tezi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi. |
Abstract: | Bu çalışmadaki amacımız çocuk ve ergenlerde anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkiyi incelemek ve bunlara etki edebilecek yaş, cinsiyet, perinatal özellikler ile ailevi faktörleri tanımlamak ve etkilerini incelemektir. Bu nedenle çocuk psikiyatrsi polikliniğine başvuran yaşları 6-18 arasında değişen 198 hastaya çocuklar için depresyon ölçeği ile spielbergerin durumluk (STAİ-1) ve sürekli (STAİ-2) kaygı envanterleri ile kliniğimizde hazırlanan anket formu uygulanmıştır. Örneklem grubunda deresyon ve sürekli kaygı arasında pozitif ilişki saptandı (p<0.001). Yaş artışı ile depresyon durumluluk ve sürekli kaygıda artış dikkati çekmekteydi (sırası ile p<0.01, p<0.01, p<0.05). çocuk ve ergen grubu karşılaştırıldığında durumluk ve sürekli kygı düzeyi ergenlerde çocuklardan daha fazla iken (p<0.001, p<0.05), cinsiyete göre depresyon ve kaygı düzeyleri incelendiğinde, özellikle sürekli kaygı ve depresyonun kızlarda erkeklere göre daha yüksek değerlerde olduğu dikkat çekmekteydi (p<0.001, p<0.05). Çocuk ve ergenlerde cinsiyete göre depresyon ve kaygı düzeylerine baktığımız zaman ise çocuklarda kız ve erkekler arasında depresyon ve kaygı bakımından bir farklılık saptanamadı. Buna karşın ergenlik döneminde çocukluk dönemine göre depresyondurumluk ve sürekli kaygı düzeylerinde artış olduğu ve bu artışın çocukluk döneminde kızlara oranla ergenlik dönemindeki kızlarda belirgin derecede ortaya çıktığı göze çarpmaktaydı (her üç ölçek içinde p<0.01). Ergenlik dönemi temel alınıp kız ve ekekleri karşılaştırdığımızda özellikle depresyon ve sürekli kaygı düzeylerinin kızlarda erkelere oranla daha fazla olduğu gözlendi (p<0.05, p<0.001). Gebelik döneminde kanama, enfeksiyon gibi sorunların çalışmamızdaki çocuk ve ergen grubunda düşük randa görülmesi gebelik sorunlarının etkili bir faktör olmadığını düşündürdü. Perinatal faktörlerden asfiksinin durumluk kaygı düzeylerinde bir artışa yol açtığı gözlendi (p<0.05). Ailevi faktörlere baktığımızda ailelerin çoğunluğu orta derecede gelr düzeyine sahipti, annelerin eğitim düzeyinde ilkokul mezuniyeti ön planda iken babalarda ise lise ve yüksek okul mezuniyeti belirgindi. Anne ve / veya babaların üvey yada ölü olma oranları oldukça az olduğundan değerlendirilmeye dahil edilmedi. Ebveynlerin kronik fiziksel hastalıkları ile ilgili olarak, annelerde endokrin ve kardiyovaskülar sistem, babalarda ise gastroentestinal ve kardiyovaskülar sistem hastalıklarının daha sık olduğu gözlendi. Ruhsal hastalıklar açısından annelerde sırasıya depresyon, anksiyete bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk ön planda iken, babalarda ise alkol bağımlığının yanısıra depresyon ve anksiyete bozukluklarının hakimiyeti dikkat çekti. Önemli bir bulguda babaların ruhsal bir hastalık olan çocuk ve ergenlerin surekli kaygı değerlerinin daha yuksek olduguydu (p<0.05). Sonuç olarak, çalışmamızın bulguları ışığında depresyon ve kaygının birbiriyle yakmdan ilişkili oldugu göze çarparken, yaş, cinsiyet, prenatal ve perinatal bazı özellikler ve ailevi faktörlerin depresyon ve kaygı duzeylerini önemli derecede etkileyebilmeleri sebebiyle, çocuk ve ergen hastaların değerlendirilmesinde ve tedavilerinin etkin bir şekilde planlanmasında önemli rol oynadıkları söylenebilir. The aim of this study was to investigate the association of anxiety and depression in children and adolescents, and to identify and investigate the effects of factors such as age, sex, perinatal events and familial features. Among referrals to the outpatient clinic of child and adolescent psychiatry, Children's Depression Inventory, Spielberger State (STAl-1) and Trait (STAl-2) Anxiety Inventory and a questionnaire were administered to 198 patients between the ages of 6 to 18 years. A positive correlation was found between depression and trait anxiety scores (p<0,001). Depression, state and trait anxiety scores increased with age (p<0,01, p<0,01 and p<0,05 respectively). The level of state and trait anxiety was higher in the adolescents compared to the children (p<0,001, p<0,05), while depression and trait anxiety scores were higher in girls compared to boys in the whole group (p<0,001, p<0,05). In the children group, boys and girls did not show significant differences with respect to depression and anxiety. However, it was observed that there was an increase in depression, state and trait anxiety levels in adolescence which were most evident in adolescent girls compared to girls in the children group (p<0,01 for all three scales). In comparison of adolescent boys and girls, depression and trait anxiety levels were higher in girls (p<0,05, p<0,001). The low rate of gestational problems, such as bleeding or infection, in our child and adolescent group challenges the notion that these are effective factors in depression and anxiety of childhood and adolescence. Among perinatal risk factors, asphyxia seemed to be associated with an increase in the level of state anxiety (p<0,05). Most of the families of the patients belonged to moderate-income group. Educational level of the mothers was mostly primary school, whereas that of the fathers was high school or university. Because of the low number of stepfathers/stepmothers, or dead parents, these data were not evaluated statistically. The most prevalent chronic medical problems were endocrine and cardiovascular diseases in the mothers, and gastrointestinal and cardiovascular diseases in the fathers. Among psychiatric disorders, the most prominent ones were depression, generalized anxiety disorder and obsessive compulsive disorder in the mothers, and alcohol dependence, depression and anxiety disorders in the fathers. An important finding was the higher trait anxiety scores in the patients fathers of whom had psychiatric disorders (p<0,05). In conclusion, this study points to the close association of depression and anxiety in children and adolescents. Our findings also suggest that age, sex, pre- and perinatal events and familial factors play an important role in the evaluation and treatment planning of child and adolescent psychiatric patients since these factors may influence the level of depression and anxiety to a considerable degree. |
URI: | http://hdl.handle.net/11452/33343 |
Appears in Collections: | Tıpta Uzmanlık / Specialization in Medicine |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
UZM_00514.pdf Until 2099-12-31 | 1.59 MB | Adobe PDF | View/Open Request a copy |
This item is licensed under a Creative Commons License