Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11452/33517
Title: Postkolonyal söylemin imkanları ve sınırları
Other Titles: Possibilities and limits of postcolonial discourse
Authors: Gökırmak, Mert
Elmas, Recep
Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı/Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı.
0000-0001-5490-3238
Keywords: Postkolonyal söylem
Madun(iyet)
Avrupamerkezcilik
Sömürgecilik
Emperyalizm
Postcolonial discourse
Subaltern(ity)
Eurocentrism
Colonialism
Imperialism
Issue Date: 20-Jul-2023
Publisher: Bursa Uludağ Üniversitesi
Citation: Elmas, R. (2023). Postkolonyal söylemin imkanları ve sınırları. Yayınlanmamış doktora tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Abstract: Postkolonyal söylem, yazın çalışmalarında ortaya çıkmakla birlikte sosyal ve beşeri bilimlerin hemen hemen bütün alanlarında karşılık bulmuştur. Hatta söylem, eleştirel içeriği nedeniyle, Batılı addedilen sosyal teorilerin karşısına konumlandırılmıştır. Söylemin adı ve biçilen konumu eleştirel içeriğine de işaret eder. Söylem, Batılı sömürgeciliği ve eşitsiz ilişkiler üretmeye devam eden mirası olarak değerlendirdiği unsurları eleştirir. Batılı bilme biçimleri; liberalizm, Marksizm ve milliyetçilik gibi ideolojiler; ulus-devlet ve anayasa gibi kurumlar ve birey, sınıf ve yurttaş gibi özne kavramlaştırmaları, söylemin sömürge mirası olarak eleştirdiği unsurlardan bazılarıdır. Sömürgeci ilişkinin eşitsiz doğası dikkate alındığında bahsedilen kavram ve kategoriler, Batılı olmayan aleyhine işler. Aleyhine işleme durumu, sömürgecilik sonrası süreçte de devam eder. Örneğin birey, sınıf ya da ulusun benzerliği dayatan Batılı tasvirini ister sömürgecilik aracılığıyla zorla, ister kendi rızasıyla özümseyen yerli yönetici, kendi sosyolojik gerçekliğine karşı eşitsiz ilişkiler üretmeye devam edecektir. Bu örnek, birçok yönden indirgeyici olsa da, söyleme eleştiri yapma motivasyonu veren kaygıyı gösterir. Söz konusu kaygı, söyleme katkıda bulunan araştırmacıların ilgisine duyarlı olmakla birlikte, madun kavramında somutlaştırılabilir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında söylem, sömürgecilik eleştirisi kadar Batılı felsefenin, Avrupamerkezci düşüncenin ve kapitalizmin eleştirisini de içerir. Ancak söylemin kendisi de eleştiriden azade kalamamıştır. Özellikle materyalist eleştirmenler, söylemi, hem eleştirdikleri kavramların anlamını bulanıklaştırmakla, hem deşik ayete konu olan durum ile şikayeti ürüten yapı arasındaki ilişkiyi koparmakla suçlamıştır. Yapısal/maddi meselelerin ihmali söylemin bu duruma düşmesinin temel nedeni olarak sunulmuştur. Kendisine yöneltilen eleştirilere rağmen söylem, bu eleştirileri dikkate almak kaydıyla, günümüz küresel sorunlarının çözümüne yönelik bakış açısı sunabilir. Tez çalışması, bir yönüyle, böyle bir imkanın teorik düzeyde gerçekleştirilen uygulaması niteliğindedir.
While originally emerged from literary studies, postcolonial discourse has found resonance in almost all areas of social and human sciences. In fact, the discourse has been positioned against the Western social theories due to its critical content. The name and assumed position of the discourse also indicate its critical content. The discourse mainly criticizes Western colonialism and its elements by considering as a legacy of Western colonialism that continues to produce unequal relations. Western ways of knowing; ideologies such as liberalism, Marxism, and nationalism; institutions such as nation-state and constitution; and subject conceptualization slike individual, class, and citizen are some of the elements that the discourse criticizes as colonial legacy. When the unequal nature of the colonial relationship is taken into account, the mentioned concepts and categories work against the non-Western. This situation also continues in the post-colonial period. For example, a native ruler who forcibly or voluntarily assimilates the Western depiction of individual, class or nation that imposes similarity will continue to produce unequal relations against his own sociological reality. Although this example is reductive in many ways, it shows the concern that gives motivation to criticize the discourse. While being sensitive to the interests of researchers who contributes to the discourse, this concern can be concretized within in the concept of subaltern. Taking all these issues into account, the discourse includes not only criticism of colonialism but also criticism of Western philosophy, Eurocentric thought, and capitalism as well. However, also the discourse itself has not been immune to criticism. Especially materialist critics have accused the postcolonial discourse of both blurring the meaning of the concepts they criticize and breaking off the relationship between thesituation complained about and the structure that produces the complaint. The neglection of structural/material issues has been presented as the main reason for this current situation of the discourse.Despite criticisms directed at it, by taking these into account, it can be said that thepostcolonial discourse can provide a perspective on solving today’s global problems. This work is, in one aspect, an application of such an opportunity at a theoretical level.
URI: http://hdl.handle.net/11452/33517
Appears in Collections:Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
Recep_Elmas.pdf2.34 MBAdobe PDFThumbnail
View/Open


This item is licensed under a Creative Commons License Creative Commons