Please use this identifier to cite or link to this item:
http://hdl.handle.net/11452/34194
Title: | Tiroid papiller karsinomunda tiroglobülin, CEA, CerbB-2, p53 salınımı, prognostik önemleri ve diğer prognostik faktörlerle ilişkiler |
Other Titles: | Thyroglobulin, CEA, CerbB-2, p53 secretion in thyroid papillary carcinoma, their prognostic significance and relationships with other prognostic factors |
Authors: | Yerci, Ömer Aker, Sibel Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı. |
Keywords: | Tiroid papiller karsinom İmmünohistokimya Prognoz Thyroid papillary carcinoma Immunohistochemical markers Prognosis |
Issue Date: | 2003 |
Publisher: | Uludağ Üniversitesi |
Citation: | Aker, S. (2003). Tiroid papiller karsinomunda tiroglobülin, CEA, CerbB-2, p53 salınımı, prognostik önemleri ve diğer prognostik faktörlerle ilişkiler. Yayınlanmamış tıpta uzmanlık tezi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi. |
Abstract: | Endokrin neoplazmlar arasında tiroidin malign epitelyal neoplazmları ve bunlar içinde de tiroid papiller karsinomları sık görülür. Klasik papiller karsinomda yaşam süresi uzun, nüks azdır. Bazı tiroid papiller karsinomlu olgularda ise nispeten daha erken nüks görülür. Agresif davranış gösteren bu olgularda kısa bir zaman periyodunda ölüm meydana gelebilir. Tiroid papiller karsinomlu hastalarda yetersiz ya da gereksiz agresif tedavilerin önlenmesi, agresif davranış gösterebilecek olguların belirlenmesi ve seçici bir yaklaşım şansı tanımak için prognostik faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla yaptığımız çalışmamızda 39 tiroid papiller karsinom olgusuna immünohistokimyasal olarak tiroglobülin, CEA, CerbB-2 ve p53 markırları uygulandı. Bu markırların pozitiflik oranları belirlendi. Markırların birbiriyle ve her bir markırın yaş, cinsiyet, tümör büyüklüğü ve lenf nodülü metastaz varlığı gibi prognostik faktörlerle olan korelasyonu ayrı ayrı değerlendirildi. Çalışmamızda tiroglobülin ve CEA ile boyanma prognoz hakkında bize yeterli bilgi vermezken; CerbB-2 ve p53 markırlarının salınımı; yaş, cinsiyet, tümör büyüklüğü ve lenf nodülü metastazı varlığı ile istatistiksel olarak karşılaştırıldığında anlamlı değer bulunamadı. Fakat bu markırların pozitifliği ile lenf nodülü metastazı varlığı arasındaki korelasyonu istatistiksel olarak anlamlı olan kritik değere yakın olması ve CerbB-2'nin tümör çapı büyük olgularda pozitif boyanması dikkati çekti. Bu nedenlerle daha geniş serilerde immünohistokimyasal markırlar ile boyanmaların prognoz açısından bize bilgiler vereceği kanaatine vardık. Sonuç olarak; son yıllarda yaygınlaşan immünohistokimyasal panel uygulamalarının tiroid papiller karsinomlu olgularda kullanılmasının, bu olguların doğru tanısının konmasına, hastaların uygun şekilde tedavi görmesine ve takibine katkıda bulunacağı kanaatindeyiz. Malign epithelial thyroid neoplasm is one of the most frequently encountered types among the endocrine neoplasm cases. Thyroid papillary carcinomas also appear as one of the most encountered type of thyroid neoplasm. In papillary carcinoma, life expectancy is long, and recurrence rate is low. In some cases, recurrence can be seen relatively earlier. In such cases, the patient can die in a short period of time. The purpose of the present study is to develop a selective approach in the diagnoses and treatment of the papillary carcinoma to prevent unnecessary aggressive treatments. This approach may also help to diagnose the cases that show potentially aggressive behavior. In the study, immunohistochemical markers tyroglobulin, CEA, CerbB-2, and p53 were applied to 39 thyroid papillary carcinoma cases. The correlation of the markers with one another, and the correlation of each marker with the prognostic factors-age, sex, tumor size, and the presence of lymphoid nodule metastasis-were calculated. In the study, no conclusive information regarding the relationship between the prognosis and the tumors marked by tyro globulin and CEA has been attained. The correlation between the oscillation of CerbB-2 and p53 markers with the prognostic factors of age, sex, tumor size, and the presence of lymphoid nodule metastasis was statistically not significant. Yet, the correlation between the percentages of staining intensity with the presence of lymphoid nodule metastasis was close to the statistically significant value. It was also observed that CerbB-2 was marked intensively in tumors with larger diameters. These findings have led us to believe that studies on staining with immunohistochemical markers in larger series will provide more detailedinformation in terms of prognosis. In conclusion, we think that using immunohistochemical panel applications on papillary carcinoma cases will contribute to diagnosing, giving appropriate treatment, and following up this type of cases. |
URI: | http://hdl.handle.net/11452/34194 |
Appears in Collections: | Tıpta Uzmanlık / Specialization in Medicine |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
UZM_00617.pdf Until 2099-12-31 | 994.86 kB | Adobe PDF | View/Open Request a copy |
This item is licensed under a Creative Commons License