Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11452/34666
Title: Düşünmeyi estetize etmek: Nietzsche ve erken Alman romantiklerinde sanat ve edebi form
Other Titles: The aestheticisation of thinking: Art and literary style in Nietzsche and the early German romantics
Authors: Turowski, Funda Günsoy
Babuççu, Ali Han
Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe Anabilim Dalı/Felsefe Tarihi Bilim Dalı.
0000-0002-6589-4688
Keywords: Friedrich Nietzsche
Erken Alman romantikleri
Friedrich Schlegel
Novalis
Felsefe ve edebiyat
Düşünmenin estetize edilmesi
Edebi formlar
Early German romantics
Philosophy and literature
Aestheticisation of thinking
Literary forms
Issue Date: 26-Jul-2023
Publisher: Bursa Uludağ Üniversitesi
Citation: Babuççu, A. H. (2023). Düşünmeyi estetize etmek: Nietzsche ve erken Alman romantiklerinde sanat ve edebi form. Yayınlanmamış doktora tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Abstract: Bu çalışmada Friedrich Nietzsche ve Erken Alman Romantiklerinde (daha spesifik olarak belirtmek gerekirse Friedrich Schlegel ve Novalis'te) sanatsal ve edebi formların kullanımı ve bu formların felsefe için bir imkân olarak görülüp görülemeyeceği incelenmiştir. Özellikle on dokuz ve yirminci yüzyıllarda, hakikat istencine karşı daha mesafeli ve sanat ile daha ilişkili bir felsefe talebi gündeme gelmiştir. Bu görüşlerin oluşmasında Erken Romantik ve Nietzscheci düşüncelerin dolaylı yahut doğrudan etkisi vardır. Romantiklere göre tıpkı yaşam gibi felsefe de kendinden menkul formlar aracılığı ile iş göremez. Burada kesin başlangıç noktaları yoktur. Mutlak olanı temsil edebilecek olan sadece sanattır ve sanat da bunu temsil etmekten vazgeçerek yapar. Bu nedenle romantikler şiirsel ve edebi bir felsefe yapmak tarzı geliştirirler. Şiirsel-felsefe söz konusu olduğunda felsefe tarihinde çok az filozof Nietzsche'nin sahip olduğu şöhrete sahiptir. O edebi yeteneğini filozofluğu ile iç içe geçirerek Zerdüşt gibi bir felsefî-edebi başyapıt yazma başarısını göstermiştir. Tıpkı erken romantikler gibi Nietzsche’nin de edebî formları kullanması bir meydan okumadır. Platon’dan bu yana Batı dünyasında metafiziksel düşünme biçimlerinin hâkim olduğunu düşünen Nietzsche hem metafiziksel düşünme hem de yazma biçimlerine karşı stratejiler geliştirir. Nietzsche’ye göre bu zaruridir çünkü Batı dünyasını oluşturan bütün düşünme ve yaşama biçimlerinin merkezinde yer alan değerlerin değersizliği artık ifşa olmuştur. Dolayısıyla Nietzsche, yeni değerler yaratmak, yeni bir düşünme ufku oluşturmak ister. Fakat ne günümüzde insanların sorgusuzca güvendikleri bilim ve bilimsel düşünme biçimleri ne de mevcut haliyle felsefe bunu yapabilecek salahiyettedir. Yeni bir felsefe geliştirilmelidir ve bu felsefe bilimsel bir karaktere sahip olmaktan çok sanatsal bir karaktere sahip olmalıdır. Şu hâlde yeni yazma ve düşünme biçimlerine duyulan gereksinim, Tanrı’nın ölümü ilanının gölgesinde gündeme gelir. Nietzsche metaforlara, aforizmalara, şiirsel denemelere dayanan çeşitli formlar vücuda getirir. O, oluşturduğu şiirsel ve fragmantal üslup aracılığı ile okuru sürekli olarak metne daha fazla dahil olmaya davet eder. Okurdan beklenen felsefî düşünceleri ve kavramları üslûptan bağımsız değerlendirmemesi ve düşünce ve kavramlar hakkında hüküm verirken aceleci davranmamasıdır. Bunu göz önünde bulundurmayan her yorumlama çabası Nietzsche felsefesini sabitlemek ve kişinin kendi önyargıları ile etiketlemekle maluldür. Bu yapısı itibariyle Nietzscheci kavramlar okurdan kendileriyle dikkatli bir ilişki kurmasını bekler. Dilin yapısı itibariyle sabitliklere ve metafizik unsurlara yakın durduğunu düşünen Nietzsche çok anlamlı metaforları, tamamlanmayan aforizmaları dolaşıma sokarak okurun gramerin metafizik tuzaklarına düşmesini de önlemeye çalışır. Burada felsefe, kavramların devamlı kendi üzerine büküldükleri sonsuz bir refleksiyon alanı hâline gelir. Böylece çalışmamızda göstermeye çalıştığımız üzere, düşünmenin estetize edilmesi, daha dikkatli ve daha çok perspektifi bünyesinde barındıran bir felsefe adına gerçekleştirilir.
This study analyses the use of artistic and literary forms in the thought of Friedrich Nietzsche and the Early German Romantics (more specifically Friedrich Schlegel and Novalis) and whether these forms can be seen as a possibility for philosophy. Especially in the nineteenth and twentieth centuries, the demand for a philosophy that is more distanced from the will to truth and more related to art has come to the fore. Early Romantic and Nietzschean ideas had an indirect or direct influence on the formation of these views. According to the Romantics, philosophy, like life, cannot function through self-evident forms. There are no definite starting points here. It is only art that can represent the absolute, and it does this by giving up representation. For this reason, romantics develop a poetic and literary way of philosophising. When it comes to poetic-philosophy, few philosophers in the history of philosophy have the reputation that Nietzsche has. He intertwined his literary talent with his philosophical talent to write a philosophical-literary masterpiece such as Zarathustra. Like the early romantics, Nietzsche's use of literary forms is a challenge. Considering that metaphysical ways of thinking have dominated the Western world since Plato, Nietzsche develops strategies against both metaphysical ways of thinking and writing. According to Nietzsche, this is necessary because the worthlessness of the values at the centre of all the ways of thinking and living that constitute the Western world has now been exposed. Therefore, Nietzsche wants to create new values and a new horizon of thinking. But neither science and scientific ways of thinking, which people today unquestioningly trust, nor philosophy in its current form are capable of doing this. A new philosophy must be developed, and this philosophy must have an artistic rather than a scientific character. The need for new ways of writing and thinking, then, comes to the fore in the shadow of the announcement of the death of God. Nietzsche creates various forms based on metaphors, aphorisms, poetic essays. Through his poetic and fragmentary style, he constantly invites the reader to become more and more involved in the text. The reader is expected not to evaluate philosophical thoughts and concepts independently of the style and not to rush to judgement. Any interpretive effort that does not take this into account is liable to fix Nietzsche's philosophy and label it with one's own prejudices. Due to this structure, Nietzschean concepts expect the reader to establish a careful relationship with them. Nietzsche, who thinks that language is close to fixities and metaphysical elements, tries to prevent the reader from falling into the metaphysical traps of grammar by circulating polysemous metaphors and incomplete aphorisms. Here, philosophy becomes an infinite field of reflection where concepts are constantly twisted upon themselves. Thus, as we have tried to show in our study, the aestheticisation of thinking is carried out in the name of a philosophy that is more careful and incorporates more perspectives.
URI: http://hdl.handle.net/11452/34666
Appears in Collections:Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
Ali_Han_Babuççu.pdf2.14 MBAdobe PDFThumbnail
View/Open


This item is licensed under a Creative Commons License Creative Commons