Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11452/13033
Full metadata record
DC FieldValueLanguage
dc.contributor.authorÖzçınar, Şahin-
dc.date.accessioned2020-09-30T11:09:53Z-
dc.date.available2020-09-30T11:09:53Z-
dc.date.issued2014-
dc.identifier.citationÖzçınar, Ş. (2014). "Düşüncenin tarihsel sürecinde Hegel’in varlık, yokluk ve oluş diyalektiği". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 22, 91-111.tr_TR
dc.identifier.issn2645-8950-
dc.identifier.urihttps://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/149807-
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11452/13033-
dc.description.abstractDiyalektik süreç tüm gerçekliğin temelini oluşturur. Hegel bu süreci düşünce ve olgusal gerçekliğe karşılık gelen diyalektiğin üçlü gelişim evreleri aracılığıyla açıklar. Bilim dizgesinin başlangıç evresini oluşturan en soyut durumu içinde gerçekliği, mantık ya da varlıkbilimini Hegel, diyalektik gelişim sürecinin temelinde yer alacak ilk genel kavram ya da ulam (kategori) olan Varlıktan başlatır, bunu Yokluk ve Oluş ulamları izler. Bu süreç aynı zamanda usun ya da diyalektik düşüncenin üçlü gelişim sürecini oluşturan Soyut-Anlak, Us’un Diyalektik-Olumsuz ve Kurgusal-Olumlu evrelerine karşılık gelir. Hegel, felsefe tarihini, felsefi düşüncenin tarih içinde gelişimini de bu aynı diyalektik evrelere karşılık gelecek biçimde düşünür. Kendi felsefesini Hegel, felsefe tarihinin ilk iki birbirlerine karşıt soyut evrelerini oluşturan Geleneksel Metafizik ve modern kuşkuculuğun bir sonucu olan Eleştirel Felsefe’den ayırt ederek, usun olumlu evresi olan Kurgusal Felsefe olarak adlandırır. Hegel’in kendisiyle başlayan, düşüncenin diyalektik gelişiminin son evresini simgeleyen bu evre, usun dışdünya ve kendi içinde soyut karşıtlık ve ayrımlardan arınarak bireşime kavuşmuş olduğu bir evredir. Bu çalışma, yukarda kısa bir ön sunumunu yaptığımız Hegel’in dizgesel düşüncesini göz önünde bulundurarak, bu dizgenin doğru anlaşılması için onun felsefenin başlangıcına ve özellikle eski (antik) Yunan felsefesine ilişkin yorumlarına odaklanmaktadır. Felsefenin başlangıcını diyalektik düşüncenin de başlangıcıyla örtüştüren Hegel, bu başlangıcı kendi bilim dizgesinin açılımına uygun düşecek bir biçimde varlığın en soyut kavranışını oluşturan Parmenides felsefesinde bulgulamaktadır. Hegel, felsefenin özgün başlangıcını Parmenides’in varlık öğretisinde görürken, Parmenides ile birlikte Zenon ve Herakleitos’u diyalektik düşüncenin en özgün nitelikte temellerini oluşturan filozoflar olarak kabul etmektedir. Eski Yunan’da Parmenides ve Zenon’da özgün bir başlangıç kazanmış olan diyalektik düşünce, Herakleitos ve daha sonra Platon’da nesnel bir içerikle düşüncenin arı bilimi olarak en yüksek evresine ulaşmıştır. Hegel’in felsefenin başlangıcını oluşturan filozoflara ilişkin yorumlarını değerlendiren bu çalışma, ayrıca onun Varlık, Yokluk ve Oluş diyalektiği bağlamında tüm gerçekliğe karşılık gelen kendi felsefesini, felsefe tarihi aracılığıyla nasıl haklı çıkararak temellendirmiş ya da doğrulamış olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır.tr_TR
dc.description.abstractHegel views that entire thought and historical reality is a result of a dialectical process. Reality as a whole as well as history of thought evolved from this absolute idea. This dialectical process is one that is rational and historical. In Hegel’s philosophy, dialectic determines the contents of factual reality and thought. Hegel saw dialectical thinking or logic as an entity which is not a tool to grasp external reality only. Hegel called his philosophy as a system of science which aims to describe reality as it really is. Science focuses on the existing reality directly or within the dialectical process of every stage of consciousness while bringing and exhibiting the totality of reality in a systematic structure. Hegel argued that the content of existing reality is dialectical and rational in a way that its philosophy is based on rationality. He further described philosophy as a reality that is apprehended in the mind at the level of an objective science. Hegel argued that philosophy is an expression of reality notwithstanding believing that the history of philosophy is dialectical in unfolding the same reality as a total absolute Idea. Hegel formulated this entirety of thought; his system of science, which is closely associated with the philosophers’ views that came before him as a synthesis of thoughts. In this respect, Hegel only followed and represented the development of the Idea in the course of time.en_US
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherUludağ Üniversitesitr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.rightsAtıf 4.0 Uluslararasıtr_TR
dc.rights.urihttp://creativecommons.org/licenses/by/4.0/*
dc.subjectHegeltr_TR
dc.subjectDiyalektiktr_TR
dc.subjectAnlaktr_TR
dc.subjectUstr_TR
dc.subjectAntik Yunan Felsefesitr_TR
dc.subjectVarlıktr_TR
dc.subjectYokluk ve oluştr_TR
dc.subjectDialecticen_US
dc.subjectUnderstandingen_US
dc.subjectReasonen_US
dc.subjectAncient Greek Philosophyen_US
dc.subjectBeingen_US
dc.subjectNothing and becomingen_US
dc.titleDüşüncenin tarihsel sürecinde Hegel’in varlık, yokluk ve oluş diyalektiğitr_TR
dc.title.alternativeHegel’s dialectic of being, nothing and becoming in the historical process of thoughten_US
dc.typeArticleen_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Uluslararası Hakemli Dergitr_TR
dc.identifier.startpage91tr_TR
dc.identifier.endpage111tr_TR
dc.identifier.issue22tr_TR
dc.relation.journalKaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisitr_TR
Appears in Collections:2014 Sayı 22

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
2014_22_6.pdf274.06 kBAdobe PDFThumbnail
View/Open


This item is licensed under a Creative Commons License Creative Commons