Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız:
http://hdl.handle.net/11452/13079
Başlık: | The logical limits and the ontological principle of the idea of university |
Diğer Başlıklar: | Universite düşüncesinin ontolojik ilkesi ve mantıksal sınırları |
Yazarlar: | Bilgiç, Meriç |
Anahtar kelimeler: | Universitas Multiversity Kant Third generation university Alienation Multiversite Kant Üçüncü uşak üniversite Yabancılaşma |
Yayın Tarihi: | 2015 |
Yayıncı: | Uludağ Üniversitesi |
Atıf: | Bilgiç, M. (2015). "The logical limits and the ontological principle of the idea of university". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 24, 63-90. |
Özet: | This article settles an account with the idea of “university” that has been a traditional debate in philosophy. An idea can be accepted as necessarily true by a consensus among some reasonable people, if and only if, its premises could be grounded on true knowledge, and its result could be reached by true reasoning. Then, we have three questions: What is the idea of university, why should it be necessary, and how can a norm be grounded on knowledge? Behind the idea of modern university there is a principle called “Universitas”, named “metaphysics” by Kant, and “prote philosophia” by Aristotle. The opposite of it would be postmodern university, called “multiversity” in principle. Here, we ground the norm Universitas by the logical form of reductio ad absurdum, under the light of the knowledge of the value of some possibilities of human being, or simply, of human dignity Tarihte ilk kez Sümerler, M.Ö. 4000’lerden itibaren “üniversite” kavramına uyan bir yüksek eğitim sistemi kurmuşlardı. Bu sistem kendilerinden sonra binlerce yıl daha Ortadoğu’da varlığını sürdürmeye devam etti. Eski Hindistan ve Çin’de üniversite kavramımıza uyan yüksekokulların da olduğunu biliyoruz. Platon’un Akademeia’sı ve Aristotelesin Lykeion’u ise bildiğimiz anlamda akademik içeriğin oluştuğu ve üniversite kavrayışının yerleştiği ilk kurumlardır. Bütünlüklü sistematik felsefeyi bir yüksekokulda başlatmalarıyla bir ön-üniversite modelinin de Akademeia ve Lykeion’da başlamış olduğunu söyleyebiliriz. Planlanmış bir ders programı ve akademik unvanlarla bir hiyerarşinin hukuka bağlanması da eklenince medreselerin ardından ilk Ortaçağ üniversiteleriyle karşılaşırız. Üniversiteleri medreselerden ayıran tek şey kendi siyasal tarihlerine özgü yapılaşmaları, papalık ve krallık güçlerinin evrensellik beklentisi, teorik olarak meşruluklarının ve egemenliklerinin evrensel düzeyde kesinleştirilmesi isteğidir. İlk üniversiteler 1088 yılında Bologna üniversitesi ile paralı öğrenci dernekleri şeklinde başlamış, krallıkların öncülüğünde kurulmuş ve papalık tarafından eğitim sistemleri yapılandırılmış olsa da gene papalığın öncülüğünde kendi bağımsız hukuklarını ilan ettikleri de bir gerçektir. Ortaçağ üniversitelerine Aristoteles ve Thomas Aquinas damgasını vurmuştur. |
URI: | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/149771 http://hdl.handle.net/11452/13079 |
ISSN: | 2645-8950 |
Koleksiyonlarda Görünür: | 2015 Sayı 24 |
Bu öğenin dosyaları:
Dosya | Açıklama | Boyut | Biçim | |
---|---|---|---|---|
2015_24_6.pdf | 420.26 kB | Adobe PDF | Göster/Aç |
Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License