Please use this identifier to cite or link to this item:
http://hdl.handle.net/11452/13222
Title: | Spinoza and international law: Bleak take on self-help or a strong belief in humanity? |
Other Titles: | Spinoza ve uluslararası hukuk: Kuvvet kullanmaya ilişkin kötümser bir yaklaşım veya insanlığa olan güçlü inanç? |
Authors: | Güneysu, Gökhan |
Keywords: | Spinoza Public international law International legal theory Uluslararası hukuk Uluslararası hukuk kuramı |
Issue Date: | 7-Mar-2017 |
Publisher: | Uludağ Üniversitesi |
Citation: | Güneysu, G. (2017). "Spinoza and international law: Bleak take on self-help or a strong belief in humanity?". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 28, 173-180. |
Abstract: | Spinoza foresees a state of nature among states, just like the one among human beings. Human beings, under this chaotic condition, are not bound by the contracts they have concluded, if these contracts have lost their utility. States, too, may cease to observe those international agreements, if obedience to these is not advantageous any more for the state concerned, or whenever there is a more advantageous alternative than those perks offered by the international agreement. These findings have led many scholars of International Relations and International Law to deem Spinoza as a thinker in the mold of Hobbes or the like, someone who allocates no place for morality in political affairs. Spinoza proves at times to be a stingier critic of morality than Hobbes, yet he still calls for cooperation on international fora. This he does by distancing himself from the rhetoric of natural law. International solidarity, according to him, will enable participating states to be more powerful and to enjoy more rights. Yet again, he does not set idealistic goals and just underlines the more advantageous state to be created owing to the establishment of such a peaceful cooperation. Spinoza, gerçek insanlar için öngördüğü doğal hali devletler için de öngörmektedir. Buna göre, faydalı olma süresi sona ermiş veya daha faydalı başka bir siyasi alternatifi ortaya çıkmış bir uluslararası andlaşma söz konusu devlet idarecileri tarafından uygulanmayabilir. Yani, Spinoza, en azından ilk bakışta ciddi bir keyfi davranma yetkisini karar alıcılara verir gibi görünmektedir. Bu yaklaşım Uluslararası ilişkiler ve hukuk uzmanlarını Spinoza’nın hukuki yükümlülükleri yok saydığı inancına götürmüştür. Bir anlamda bu çıkarımlar da doğrudur ancak Spinoza aslında doğal hal durumundaki devletler ile belli bir uluslararası örgütlenmeye katılmış devletler arasında önemli bir ayrım yapmaktadır. Tractatus Politicus’da Spinoza işbirliğine giden devletlerin aslında daha güçlü olduğuna işaret etmektedir. Spinoza uluslararası barışının kurulmasını salıklayan bir düşünür olarak ortaya çıkmaktadır. Bu salıklama herhangi bir yüksek idealizmden kaynaklanmamakta, bilakis devletlerin daha fazla güç kazanma yolu olarak görülmektedir. |
URI: | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/309284 http://hdl.handle.net/11452/13222 |
ISSN: | 2645-8950 |
Appears in Collections: | 2017 Sayı 28 |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
2017_28_13.pdf | 473.29 kB | Adobe PDF | View/Open |
This item is licensed under a Creative Commons License