Please use this identifier to cite or link to this item:
http://hdl.handle.net/11452/13881
Title: | The relationship between the Anatolian Seljuks and the Ottoman Emirate: A look at interactions in Amasya |
Other Titles: | Anadolu Selçuklu-Osmanlı Beyliği ilişkisi: Amasya örneklerinde kesişim |
Authors: | Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü. Gündüz, Sema |
Keywords: | Seljuk legacy Amasya Architecture Tradition Continuity Selçuklu mirası Mimari Gelenek Süreklilik |
Issue Date: | 6-Jan-2010 |
Publisher: | Uludağ Üniversitesi |
Citation: | Gündüz, S. (2010). “The relationship between the Anatolian Seljuks and the Ottoman Emirate: A look at interactions in Amasya”. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 11(18), 37-60. |
Abstract: | 14th century, the period during which the Emirates arose following the political collapse of the Anatolian Seljuks, manifests the formation of an architectural expressive language of the Ottoman Emirate. When the regional diversities and the period in which the resumption of the Seljuk existence are taken into consideration, the distinction between the Seljuks and the Ottoman Emirate became prominent. An important Danişmendid (1071-1178) centre during the Byzantine period, Amasya, different from several cities in Anatolia, namely Ankara, Tokat, Antalya and Sivas, conquered by Ottoman emirate during the last decades of the 14th century, succeeded in carrying (surviving) the architectural examples of the Seljuks (1071-1308/1318) and Ottomans (1300-1453) till nowadays. Hence, Amasya was the only city witnessing both the architectural activities of the Seljuks and the Ottoman Emirate. As a result of the uninterrupted Seljuk and Ottoman Emirate periods, the traditional reflections of the Seljuks can be surprisingly or rather naturally encountered on the Ottoman architectural monuments of Amasya. Anadolu Selçukluları’nın siyasi çöküşü ile birlikte beyliklerin ortaya çıktığı 14. yüzyıl, Osmanlı Beyliği mimari dilinin oluşum sürecini ortaya koyar. Selçuklu Devleti’nin varlığını sürdürdüğü coğrafi bölge ve yüzyıl düşünüldüğünde, daha sonra kurulan Osmanlı Beyliği ile arasında hem coğrafi çerçevede farklı dağılım alanı, hem de yüzyıl farkı görülür. Ancak Bizans sürecinde önemli bir Danişmendli (1071-1178) merkezi olan Amasya, 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Beyliğince fethedilen Ankara, Tokat, Antalya, Sivas gibi diğer tüm kentlerden farklı olarak, İslam şehri niteliği ile beraber Selçuklu (1071-1308/1318) ve Osmanlı Beyliği (1300-1453) dönemlerinin mimari örneklerini büyük ölçüde günümüze taşımıştır. Bu nedenle Amasya, hem Selçuklu hem de Osmanlı Beyliği dönemi imar faaliyetine sahne olmuş tek kent konumundadır. Selçuklu ve Osmanlı süreçlerini arka arkaya yaşamış olan Amasya’nın Selçuklu yerleşmesi ve aynı zamanda Selçuklu coğrafyası üzerinde kurulmuş bir kent olması nedeni ile mimari eserler üzerinde, -dönemin diğer yapılarından farklı olarak- mevcut Selçuklu geleneğin yansımaları dikkati çeker. |
URI: | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/214392 http://hdl.handle.net/11452/13881 |
ISSN: | 1302-2423 |
Appears in Collections: | 2010 Cilt 11 Sayı 18 |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
11_18_2.pdf | 1.37 MB | Adobe PDF | View/Open |
This item is licensed under a Creative Commons License