Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız:
http://hdl.handle.net/11452/20045
Başlık: | Atatürk devrimleri ve yeni Türkiye’nin kuruluşu |
Yazarlar: | Akşin, Sina |
Anahtar kelimeler: | Atatürk devrimleri Yeni Türkiye’nin kuruluşu İdeoloji |
Yayın Tarihi: | 2002 |
Yayıncı: | Uludağ Üniversitesi |
Atıf: | Akşin, S. (2002). ''Atatürk devrimleri ve yeni Türkiye’nin kuruluşu''. Atatürkçü Bakış, 1(2), 105-116. |
Özet: | Sizlere Atatürk Devriminden bahsedeceğim. Biz, Atatürk’ü yeni anlıyoruz. Çünkü tarihteki büyük olaylar, zamanla anlaşılır. Meselâ, Rönesans Hareketi. Rönesans Hareketini gerçekleştirenler, Rönesans yapıyoruz demediler. Sonradan bir takım insanlar geriye bakınca, geçmişteki bu dönem, Rönesanstır dediler. Yine Aydınlanma Hareketine de, bu hareket büyük ölçüde yolunu aldıktan sonra, İmanuel Kant isimli filozof tarafından anlam verilmiştir. Aynı şekilde biz, Atatürk’ü sonradan anlar olduk, tabi Atatürk’ü hep sevdik, hep saydık; fakat bu sevgi ve saygı, anlamakla bir değildi. Biliyorsunuz anlamak başka şeydir. Hatta sevgi, anlamaya da engeldir. “Aşkın gözü kördür” derler, aşık olduğunuz insanı anlayamazsınız. Çünkü aşkınız sizi kör etmiştir. Kusurlarını göremezsiniz. Zaten aşkın da güzelliği buradadır. Ama anlamak başka bir şeydir. Şimdi demek ki biz, Atatürk’ü sonradan anladık. Atatürkçülüğün bir ideoloji haline gelmesi ise, göreceli olarak yeni bir kavramdır. Atatürkçülük, zamanla billurlaşma ve bir ideoloji oldu. 1989 yılında da, Muammer Aksoy ve arkadaşları, Atatürkçü Düşünce Derneğini kurdular. Bu, Atatürkçülüğün bir ideoloji haline gelmesinin bir işareti idi. 12 Eylül Darbesi, bütün çarpıklıkları ile Atatürk’ün anlaşılmasını kolaylaştırdı. Aslında Atatürkçülüğe aykırı olarak yapılan her şeye, Atatürkçülük dendi. Buna karşılık olarak herkes, “bu ne biçim şey” diye tepki gösterdi. Nadir Nadi, “Ben Atatürkçü Değilim” diye kitap yazdı. Bu kitap; yapılanlar Atatürkçülükse ben yokum, ben böyle Atatürkçü değilim anlamında idi. Bu da, Atatürkçülüğün anlaşılmasını hızlandıran bir etken oldu. |
Açıklama: | Uludağ Üniversitesi Rektörlüğünün düzenlediği “Cumhuriyet ve Atatürk Haftası” etkinlikleri dahilinde gerçekleştirilen konferanslar dizisi çerçevesinde 01.11.2020 tarihinde yapılan konuşmadır. |
URI: | http://hdl.handle.net/11452/20045 |
ISSN: | 1303-6807 |
Koleksiyonlarda Görünür: | 2002 Cilt 1 Sayı 2 |
Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License