Please use this identifier to cite or link to this item:
http://hdl.handle.net/11452/31112
Title: | Should we be modest? Dummett and McDowell on theories of meaning |
Other Titles: | Mütevazı mı olmalıyız? Dummett ve McDowell anlam kuramları üzerine |
Authors: | Özaltun, Eylem |
Keywords: | Davidson McDowell Truth-conditional semantic theories Theories of meaning Theories of understanding Modest and full-blooded theories Dummett Doğruluk koşullu anlam kuramları |
Issue Date: | 22-Aug-2022 |
Publisher: | Bursa Uludağ Üniversitesi |
Citation: | Özaltun, E. (2022). ''Should we be modest? Dummett and McDowell on theories of meaning''. Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 21(2), 624-643. |
Abstract: | In this paper I engage with a certain debate between Michael Dummett and John McDowell on the possibility of the full-blooded theories of meaning. This is a debate on what sort of semantic theories can be of use in giving an account of the speaker’s knowledge of a language. After defining modesty and full-bloodedness for a theory of meaning, I proceed to uncover Dummett’s reasons for his two central claims: Truth-conditional theories of meaning are modest and a theory of meaning must be full-blooded. Then I critically evaluate McDowell’s and Richard Kimberly Heck’s takes on the latter claim. I conclude that with the same descriptions of our linguistic competence it is impossible to characterize our language use as a rational activity and also give a full-blooded theory of meaning that can be used to study thought. Bu makale Michael Dummett and John McDowell’ın güçlü anlam kuramlarının imkânı üzerine yürüttükleri tartışmayı incelemeyi hedefler. Bu tartışma, bir dilin kullanıcılarının o dile dair bilgisini açıklamakta ne tür semantik kuramların faydalı olacağına odaklanır. Bir anlam teorisini betimlemek için kullanılan mütevazı ve güçlü kavramları tanımlandıktan sonra, Dummett’ın, “Doğruluk koşullu anlam kuramları mütevazıdır” ve “Anlam kuramları güçlü olmalıdır” biçimindeki iki temel iddiasının dayandığı nedenler açıklanır. Ardından, McDowell ve Heck’in ikinci iddiaya ilişkin düşüncelerinin bir eleştirisi sunulur. İncelemenin sonunda ise, aynı betimleyicilere başvurarak hem dili kullanışımızı rasyonel bir eylem olarak tasvir etmenin hem de düşünceyi irdelemeye yetkin güçlü bir anlam kuramı inşa etmenin mümkün olmadığı sonucuna varılır. |
URI: | https://doi.org/10.20981/kaygi.1091261 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2323811 http://hdl.handle.net/11452/31112 |
ISSN: | 2645-8950 |
Appears in Collections: | 2022 Cilt 21 Sayı 2 |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
21_2_7.pdf | 310.64 kB | Adobe PDF | View/Open |
This item is licensed under a Creative Commons License