Mammografik olarak dens memelerde tarama ultrasonografisinin kanser saptamaya katkısı

Abstract

Amaç: Mammografik olarak dens memelerde tarama ultrasonografisinin (US) kanser saptamasında mammografiye (MG) katkısının araştırılması Gereç ve Yöntem: Mart 2003-2004 tarihleri arasında, meme kanseri taraması amacıyla MG yapılan ve dens meme yapısı olan 700 olguya, iki taraflı US incelemesi ek tarama testi olarak yapıldı. MG değerlendirmede Amerikan Radyoloji Koleji'nin önerdiği kriterler (BIRADS) kullanıldı. US incelemede lezyonlar Stavros'un belirlediği kriterlere göre benign, olasılıkla benign ve maiignite şüpheli olarak sınıflandırıldı. Malignite kuşkulu lezyonlara biyopsi yapıldı. US sonuçları, MG, .biyopsi ve takip sonuçlarıyla karşılaştırıldı. Bulgular: US incelemede 700 olguda, toplam 322 lezyon saptandı. Üçyüzyirmiiki lezyonun 273'ü sonografik olarak benigndi (basit kist ve duktal ektazi). Kırkiki lezyon olasılıkla benigndi. Hastaların anksiyetesi nedeniyle bu grupta 30 lezyona biyopsi yapıldı. Oniki lezyona US takibi önerildi. İki yıllık takipten sonra lezyonlarda değişiklik izlenmedi. Yedi lezyon sonografik olarak malign olasılığı yüksekti. Toplam 37 lezyona biyopsi yapıldı. Patolojik olarak 32 lezyon benign, 1 lezyon atipili duktal hiperplazi ve 4 lezyon malign (invaziv duktal karsinom) tanı aldı. Biyopsi yapılan 37 lezyondan 29'u (%78.3) yalnızca US, 8'i (%21.7) her iki yöntemle saptandı. US incelemesi ile MG'ye ek malign lezyon saptanmadı. Sonuç: Bizim serimizde, dens meme dokusu olan kadınlarda tarama US ile, MG'ye ek malign lezyon saptanmadı. Üstelik benign biyopsi sayısının ve toplam maliyetin artmasına neden oldu. Bu nedenle geniş serilerde yararlığı kanıtlanmadan, US'nin tarama testi olarak kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Purpose: To evaluate the screening ultrasonography (US) in women with mammographically dense breast tissue, in the detection of cancer addition to mammography (MG). Materials and methods: Between March 2003-2004, 700 women having screening MG examination with mammographically dense breast tissue underwent breast US examination additionally. For the evaluation of MG examination BI-RADS defined by American College of Radiology was used. For the interpretation of US examination, the criteria defined by Stavros was used. US results were compared with the results of MG, biopsy and the follow up. Results: US examination revealed 322 lesions in 700 patients. Two hundred and seventy three lesions were sonographically benign (simple cysts and ductal ectasia). Fortytwo lesions were probably benign. Because of the patients' anxiety, biopsy was performed in 30 lesions defined as probably benign. Six month follow up sonography was performed for to the rest of the patients in this group. After 2 year-follow up, all lesions were stable. Sonographically 7 lesions were probably malign. Biopsy was performed in 37 lesions totally. Pathologically, 32 lesions were benign, 1 lesion was atypical hyperplasia and 4 lesions were malign (invasive ductal carcinoma). Of the 37 lesions in which biopsy was performed, 29 (%78.3) lesions were identified only by US examination, 8 (%21. 7) lesions were identified by both of the examinations. US examination did not detect malign lesion additional to MG. Conclusion: In our study, screening breast US in women with dense breast tissue was not identified cancers in addition to MG. Furthermore, the number of the benign biopsy and total cost were increased. As a conclusion, we don't suggest to use sonography as a screening test before its benefits were proved in larger series.