Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/4435
Başlık: Rus dış politikasında gelenekçi-modernist unsurların analizi ve Batı
Diğer Başlıklar: An analysis of traditionalist-modernist elements in Russian foreign policy and the West
Yazarlar: İşyar, Ömer Göksel
Kaya, Sezgin
Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı.
Anahtar kelimeler: Batıcılık
Avrasyacılık
Slavofilizm
Çalık Rusya
Sovyetler Birliği
Rus dış politikası
‘Yeni Politik Düşünce’
Konstrüktivizm
Westernism
Tsarist Russia
Soviet Union
Slavophilism
Eurasianism
Russian Foreign Policy
‘New Political Thinking’
Constructivism
Yayın Tarihi: 8-Ağu-2008
Yayıncı: Uludağ Üniversitesi
Atıf: Kaya, S. (2008). Rus dış politikasında gelenekçi-modernist unsurların analizi ve Batı. Yayınlanmamış doktora tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özet: Uluslararası İlişkiler disiplininin hâkim konumda bulunan pozitivist/rasyonalist çizgideki teorilerinin Rusya’nın Batı dünyası ile ilişkilerini analiz etme bakımından sınırlı bir açıklama kapasitesine sahip oldukları söylenebilir. Maddi unsurları bütünüyle dışlamayan; ancak kimlik, kültür, söylem gibi uluslararası ilişkilerin normatif yönlerini ön plana çıkaran bir yaklaşım olarak konstrüktivizm, uzun ve karmaşık bir geçmişi olan Rusya-Batı ilişkilerinin analizi bakımından uygun bir kuramsal çerçeve sunmaktadır. Rusya’nın modern dönemde Batı dünyası ile kurmuş olduğu ilişkilerin ele alındığı bu çalışmada görülmüştür ki, Rus dış politikasının en ayırt edici yanı sahip olduğu emperyal vizyon ve özel misyon duygusudur. Çarlık Rusya’nın Mesihçi ve pan-Slavist politikaları, Sovyet Rusya’nın enternasyonalist ve anti-kapitalist söylemi, Rusya Federasyonu’nun BDT ve ‘yakın çevre’ politikaları özünde hep bu vizyon ve misyon duygusunun bir parçasıdır. Dolayısıyla bu dış politik anlayış, tarihsel süreç içerisinde Rusya’nın sürekli bir biçimde Batı ile karşı karşıya gelmesini yol açmıştır. Ancak kabul etmek gerekir ki, Rusya-Batı karşıtlığını salt bu gerekçeler ile açıklamak doğru değildir. Rusya’nın Batı dünyası ile olan ilişkilerinde, bu ülkenin kendi kimlik tanımlamasından kaynaklanan sorunlar daha belirleyici olmaktadır. Modernleşme süreci ve bu sürece verilen gelenekçi tepkiler ise Rus kimliğinin oluşum sürecinin en önemli yönünü oluşturmaktadır. Bu çekişmeden doğan ve özü itibarıyla ülkenin kimliği, kültürü ve Batı karşısındaki konumu gibi meselelere odaklanmış olan çeşitli politik söylemlerin tarihsel süreç içerisinde Rus dış politikasını da etkilediği bilinmektedir. Çağdaş Rus düşüncesinin gelişiminde de önemli bir yeri bulunan bu söylemlerin varlıklarını günümüze değin sürdürdükleri görülmektedir. Dolayısıyla, günümüz Rusya’sının hem dış politikasını hem de Batı dünyası ile ilişkilerini anlama bakımından ilgili söylemlerin özellikle kimlik ve kültür meselesine nasıl yaklaştıklarının doğru anlaşılması gerekmektedir.
It would be quite appropriate to contend that the mainstream positivist/rationalist based theories of International Relations discipline have a limited explaining power when it comes to analyze the Russia’s relationship with the Western world. On the other hand constructivism, emphasizing the normative facets of international relations such as identity, culture and discourse without ruling out the material aspects completely, has a unique ability to provide us with a particularly suitable theoretical framework for analyzing the long and complex Russian-Western relations. In this study which dwells on the relations between Russia and the Western world in modern times, it is argued that the distinguishing feature of the Russian foreign policy is the imperial vision and the special sense of mission it incorporated. The Messianic and Pan-Slavic policies of the Tsarist Russia, the internationalist and anti-capitalist discourse of Soviet Russia and finally the CIS and ‘near abroad’ policies of Russian Federation are all reflections of those vision and mission sense in essence. Therefore, this political mentality paved the way for Russian- Western encounters. Nevertheless it should also be admitted that Russian-Western confrontation can not solely be understood on the basis of those justifications. It seems in Russia’s relation with the West problems originated from Russia’s own identity definition stands affront while modernization process and the reactions to it constitute the gist of this identity. It can also be observed that various political discourses spawned by this confrontation inherently focused on issues such as the identity, culture and country’s position against the West, effected the Russian foreign policy. This discourses which also left their imprint in contemporary Russian thought survived throughout ages. Hence, it is vital that, aforementioned discourses approaches to identity and culture matters is well understood for without a clear grasp of this, contemporary Russian-Western relations and Russian policy cannot be comprehended.
URI: http://hdl.handle.net/11452/4435
Koleksiyonlarda Görünür:Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
231162.pdf5.38 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons