Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız:
http://hdl.handle.net/11452/9269
Başlık: | Kamu iktisadi teşebbüslerinin iktisadi gelişim sürecinde doğuşu, ekonomiye katkısı, sorunları, özelleştirme akımının etkisi ve 1985-1995 dönemi özelleştirme çalışmalarının değerlendirilmesi |
Diğer Başlıklar: | The emergence of state-owned enterprises in the economic development process, their contribution to the economy, the effects of privatization flow of problems and the evaluation of privatization studies in 1985-1995 period |
Yazarlar: | Taş, Metin Kılıç, Ali İrfan Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Maliye Anabilim Dalı. |
Anahtar kelimeler: | KİT Özelleştirme State Economic Enterprises Privatization |
Yayın Tarihi: | 1996 |
Yayıncı: | Uludağ Üniversitesi |
Atıf: | Kılıç, A. İ. (1996). Kamu iktisadi teşebbüslerinin iktisadi gelişim sürecinde doğuşu, ekonomiye katkısı, sorunları, özelleştirme akımının etkisi ve 1985-1995 dönemi özelleştirme çalışmalarının değerlendirilmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. |
Özet: | Devletin ekonomiyi düzenleme çabaları sonucu ortaya çıkan Kamu iktisadi Teşebbüsleri (KiT) gelişmekte olan ülkelerde genellikle sermaye yetersizliği, yeterli girişimcinin bulunmaması nitelikli iş gücü ve dış finansman olanaklarının, fiziki ve sosyal altyapının yetersiz olması gibi nedenlerle ekonomik kalkınma ve büyümenin gerçekleştirilmesi, ulusal sanayi ağını kurmak ve böylece özel kesimin kurulup gelişmesi için elverişli bir ortam hazırlamak; Sosyal devlet anlayışının ve sosyal adaleti sağlamanın bir gereği olarak bütün sınıfların çıkarlarını korumak, halkın genel ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetlerin üretimini yapmak ve dağıtmak, uygun bedel ve kalitede mal ve hizmet sağlamak, serbest piyasada kasıtlı olarak yaratılan darlığı gidermek veya temel maddelerde belirli bir standardı sağlamak, Ulusal bağımsızlık ve ulusal güvenlikle ilgili kaygılan gidermek, kapitalizme bir tepki olarak yabancı sermaye egemenliğini kırmak, ekonomiyi ulusallaştırmak gibi nedenlerle kurulmuşlardır. KİTnin kuruluşlarında siyasal sosyal ve ideolojik nedenlerin etkisi olmuşsa da, 1929 ekonomik buhranı ile birlikte Klasik iktisadi Düşünce'nin sorgulanmasının ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan piyasa ekonomisinin sosyal refahı optimum kılamadığı düşüncesinin rolü büyüktür. iktisadi gelişim süreci içerisinde Neoklasiklerin piyasa ekonomisinin başarısızlığı teorisinin altında yatan piyasa ekonomisinde; - Tam rekabetin, bireylerin piyasa hakkındaki bilgi yetersizlikleri, piyasadaki malların homojeniteden uzak olması, piyasadaki üretici ve tüketicilerin fiyat ve miktarı veri olarak almayıp aralarında anlaşmalara gitmeleri, firmaların ve üretim faktörlerinin piyasaya giriş ve çıkışlarının serbest olmaması, tüketim ve üretim hacminin belirlenmesinde reklamlar ve toplumsal baskı gruplarının etkilerinin olması nedeni ile gerçekleştirilememesi;-Bölünememe dolayısıyla tüketime rakip olmama ve tüketimden dışlanarnama temel özelliklerine sahip bulunan ve bunların doğal sonucu olarak kişisel tüketime değil ortak tüketime konu olan ve bir bedel ödemese de herkesin yararlanabileceği tam kamusal ve faydalan bölünebilen ve tüketimden dışlanabilen fiyatlandırılıp pazarlanabilen olma özelliği dolayısıyla özel mallara benzeyen ancak aynı zamanda dış faydalar ve dış maliyetler yaratması nedeniyle özel mallardan ayrılan yan kamusal malların varlığı; - Üretim ve tüketimleri piyasa koşullarına bırakıl mayı p devlet tarafından veya devlet kontrolünde üretilmesinde yarar olan erdemli ve erdemsiz malların varhğı; -işletmenin uzun dönem ortalama maliyetlerindeki ölçek genişledikçe işbölümünde uzmanlaşma nın ve kullanılan yeni teknolojinin etkisiyle, ayrıca pazarlama ve finansman olanaklarının artması île ortaya çıkan artı içsel ekonomiler tersi durumunda yani ortalama maliyelerin, ölçeğin genişlemesi ile, artması durumunda ortaya çıkan eksi içsel ekonomilerin varlığı ve bir malın veya hizmetin en düşük maliyetle üretilmesi için endüstride birden fazla firmanın bulunmaması gereken durum olarak tanımladığımız doğal monopollerin varlığı; -Bir ekonomik faaliyete maruz kalan ekonomik ajanın fiyat mekanizması yoluyla yakalanıp ölcülemeyen bir kazanç veya zarara uğraması ancak bu ekonomik faaliyetin bir başka ekonomik ajan tarafından başlatılmış olduğu bir ekonomik durum olarak tanımladığımız dışsallıklann varlığı; -Ekonomide marjinal maliyetin sıfır olduğu, üretim faaliyetlerinin bulunması gibi nedenlerle devlet ekonomiye müdahale etmelidir. Devlet bu müdahaleleri KiT'leri aracılığı ile yapmıştır ve hala yapmaktadır. Yine iktisadi gelişim sürecinde Keynesyen yaklaşıma göre devlet; kaynak kullanımında ve dağılımında etkinliğin sağlanması mal ve faktör piyasalarındaki rekabetçi olmaktan uzak yapıların bulunması ve kronikleşen enflasyon gibi sorunların bozduğu gelir ve servet dağılımında adaletin sağlanabilmesi; -içinde bulundukları yapısal nedenlerle yeteri! tasarruf düzeyine sahip bulunmayan ve yeteri! tasarruf düzeyine sahip olmakla birlikte kaynakların en yetkin bir şekilde kullanımının ve yatırımların belli bir hızla artışını sağlamak, yatırımları öncelikli sektörlere yönlendirmek, altyapı yatırımları ile prodiktiv yatırımlar arasında uygun bir dengeyi kurmak; 1028-Fiyat istikran ve tam çalışmanın birlikte gerçekleştirilmesi olan ekonomik istikran sağlamak; -Ekonomide büyüme ve kalkınma açısından büyük önem arz eden ödemeler bilançosunda denkliği sağlamak amaçlarıyla ekonomiye dolaylı yollardın olabileceği gibi direkt olarak da KiT'ler aracılığıyla müdahale etmelidir. Osmanlı imparatorluğu Döneminde kurulmaya başlayan Kamu iktisadi Teşebbüsleri, Osmanlının yabancılara tanıdığı kapitülasyonlar dolayısıyla gelişememişlerdir. Sadece ordunun gereksinimlerini karşılayan büyük devlet imalathaneleri olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeterli sermaye birikiminin olmaması ve müteşebbis yetersizliği ve aynı zamanda ulusal bağımsızlık kaygılarıyla ulusallaştırmalar sonucu kalkınma KiT'ler vasıtasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. 1933'de uygulamaya konulan l. Beş Yıllık Sanayi Plam'nda Devletçilik ön plandadır. II. Beş Yıllık Sanayi Planı II. Dünya Savaşı nedeniyle uygulamaya konulamamıştır. ilk defa 1938 yılında 3460 sayılı Kanun ile KiT'ler tek bir kanun çerçevesinde toplanmıştır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti KiT'leri özel sektöre devretmeye çatışmış ancak başarılı olamamış tam tersi KiT'lerin sayısında artış olmuştur, özel kesime öncelik veren ekonomi politikasının egemen olduğu bu dönemde kamu kesimi nicel ve nitel olarak genişlemiştir. 1960 yılında 233 sayılı KHK ile 1964 yılında 440 sayılı Kanunlar ile Kirlerde yeni hukuki düzenlemelere gidilmiştir. 1963 yılından itibaren Türkiye ekonomisi beş yıllık planlarla yönetilmeye başlandı, l. Beş Yıllık Kalkınma Plam'nda Devletçilik, II. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda özel sektör, III. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda Devletçilik tekrar ön plana çıkmıştır. 1980 sonrası ekonomi politikasını devletin ekonomideki payını küçültme yönünde ağırlık kazanması nedeniyle, KiT'lerin özelleştirilmesi gündeme gelmiştir. V. B.Y.K.P'lan aynı ekonomi politikasının etkisi ile hazırlanmış, söz konusu planda; KİT yatırımlarını plan hedefleri doğrultusunda enerji, madencilik, ulaştırma, haberleşme sektörleri ise rehabilitasyon ve darboğaz giderme alanlarında yoğunlaştıracağından söz edilmiştir. 103VI. B.Y.K.P. özelleştirmenin bir taraftan süratle gerçekleştirileceğini diğer yandan KiT'lerin kendilerine yeteri! bir şekilde ve kaynak yaratarak faaliyet göstermelerini temin eden politikalara devam edilerek bu kuruluşların modern yönetim anlayışı çerçevesinde daha karlı ve verimli çalışmalarının sağlanacağından ifade edilmektedir. 1980 yılı sonrası öngörülen politikaların fiiliyata 1984 yılında kamuya ait yarım kalmış tesislerin devri ile başlanmış 5 tesis bedel karşılığı çeşitli kişi ve kuruluşlara satılmış 9 tesis ise bazı belediye ve kamu kuruluşlarına defter değeri üzerinden devredilmiştir. 27 Kasım 1994 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı kanunla KiT'lerin özelleştirilmesi bir kanun çerçevesinde toplanmıştır. Türkiye'de günlük tüketim mallarının üretiminden ağır sanayiye, bankacılıktan turizm hizmet¬ lerine ve dış ticarete kadar çok değişik alanlarda faaliyette bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri yatırımları ve üretimi ile miili gelir ve istihdam artışına ve dış ticaret dengesinin kurulmasına katkıda bulunarak ülke ekonomisi içerisinde önemli bir yer işgal etmektedir. Buna karşın Türkiye'de Kamu iktisadi Teşebbüsleri yönetim ve teşkilatlanma, istihdam, denetim, yatırım, üretim ve pazarlama, iktisadi ve mali ve hukuki birtakım sorunları yaşamaktadırlar. Bu sorunların çoğu siyasi iktidarların günlük pragmatik çözümlerle olaya yaklaşmaları ve KiT'leri birer siyasi istihdam mekanizması ve kazanç kapısı gibi görmelerinin sonucu doğmuş ve birbirlerinden türemiş sorunlardır. 1929 ekonomik buhranı ile birlikte klasik iktisadi düşüncenin iktisadi sorunları çözmede yetersiz kalması ile ortaya çıkan Kaynesyen iktisadi Düşünce devletin ekonomi içerisinde aktif bir rol oynaması esasına dayanıyordu. II. Dünya savaşı sonrası yıllarda Özellikle 1950-1960'!ı yıllarda gelişmiş ülkelerde uygulanan bu iktisat politikası oldukça basan 11 sonuçlar vermiştir. Ancak 1970'li yıllarda özellikle petrol buhranı ile birlikte baş gösteren ekonomik bunalım Keynesyen iktisadi Düşüncenin sorgulanması sonucunu doğurmuştur. 1048Devletin artan fonksiyonları ve genişleyen boyuttan J.M.Buchanan'm "Leviathan Devlet" olarak tanımladığı devleti ortaya çıkartmış, stagflasyon olgusu yaşanmaya başlanmıştır, işte bu noktada temelde esası klasik iktisadi düşünceye dayanan, ancak klasik iktisadi düşünceyi yeniden yorumlayan yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Bunlar Monetarizm, Rasyonel Beklentiler Teorisi, Arz Yönlü iktisat ve esasını Keynesyen iktisat Politikasının eleştirisine dayandıran Kamu Tercihi Teorisi'dir. Bu teorilerin tamamının ortak paydası ekonomide kamu payının azaltılmasıdır, iktisadi, mali, sosyal ve siyasal nedenlerle kamu iktisadi faaliyetlerindin sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan uygulamalar olarak tanımlayabileceğimiz özelleştirme söz konusu iktisadi düşüncelerin etkisiyle 1980'li yıllardan itibaren önemli bir ivme kazanmış ve bu akım ülkemizi de etkilemiştir. Dar anlamda kamuya ait kuruluşların hisse senetlerinin yerli ve yabancı özel şahıslara satışı geniş anlamı ile kamu iktisadi faaliyetlerinin sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan uygulamalar olarak tanımlayabileceğimiz özelleştirme Kirlerde ortalama verim oranının düşük olması, işletmecilik kurallarının uygulanmaması, verimliliği artırabilecek teknolojik yeniliklerin siyasal istihdam politikası nedeniyle uygulanmaması ve KiT'lerin finansman ihtiyacının hazineden emisyon vasıtası ile sağlanması ekonomide toplam para arzını dolayısıyla enflasyonu hızlandırması nedeniyle, KiT'lerin özelleştirilmesi verimliliği artırmak ve enflasyonu önlemek; Şirketlerin yalnızca bankacılık sektörüne bağh olmadan hisse senedi tahvil veya bono ihracı yoluyla kaynak temin edebilmeleri ve bu kaynak maliyetiyle enflasyon arasında sağlıklı bir ilişkinin olabilmesi için sermaye piyasasını geliştirmek; Piyasa ekonomisini güçlendirmek, döviz gelirlerini artırmak gibi ekonomik amaçların yanında özelleştirilen kuruluşların özelleştirme sonucu bütçe baskılan azalırken kamu aktiflerinin devredilmesi sonucu devlete önemli bir gelir kaynağı sağlamakta, gerek mali imkan yetersizliği ile karşılaşan gelişmekte olan ülkelerde gerekse kaynak yetersizliği çeken gelişmiş ülkelerde iç ve dış finansman kaynaklarına alternatif teşkil etmek gibi mali amaçlan gerçekleştirmek; 10514Daha geniş bir kesimin kamu işletmelerinin mülkiyetine ortak edilmesi yoluyla gelir ve servetin yeniden dağılımı sağlanırken iş barışı ve çalışma ilişkilerinde uyum sağlamak gibi sosyal ve ülkemizde olduğu gibi salt ideolojik amaçlara da hizmet etmektedir. özelleştirme yöntemleri; hisse senetlerinin halka arzı, borsada satışlar, varlık satışları, stratejik satışlar, blok satışlar, yönetici veya işçilere satışlar, hibeler ve bunların karışımları gibi mülkiyetin devrini gerektiren kamu hizmetlerinin kontratla yaptı n l ması, bayilik, acentalık yetkisi verilmesi, kiraya verme, yönetim kontratları imzalama, yap-sahip ol-çalıştır düzeni gibi mülkiyetin devrini gerektirme¬ yen yöntemlerdir. Mülkiyetin devrini gerektiren özelleştirme yöntemlerinin uygulanabilmesi için KlTlerin ticarileştirme, şirketleştirme, yeniden yapılandırma ve satış gibi her biri özelleştirme olarak kabul edilebilecek belli aşamalardan geçmektedirler. 4046 sayılı kanun ile kuruluşların aktiflerindeki mal ve hizmet birimleriyle varlıklarının mülkiyetinin kısmen veya tamamen bedel karşılığı devredilmesi ya da bu kuruluşların hisselerinin tamamının veya bir kısmının yurtiçi veya yurtdışında halka arz, blok satış, gecikmeli halka arzı içeren blok satış, çalışanlara satış, borsada normal ve/veya özel emir ile satış, menkul kıymetler yatırım fonları ve/veya menkul kıymetler yatı n m ortaklıklarına satış veya bunların birlikte uygulanması dolayısıyla bedel karşılığı devredilmesi, kiralama, işletme hakkının verilmesi, mülkiyetin gayri ayni hakların tesisi, gelir ortaklığı modeli ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar özelleştirme yöntemleri olarak kabul edilmektedir. Aynı kanun özelleştirilecek kuruluşların değer tespitlerinin nasıl yapılacağı ve ihale usullerinin neler olacağını belirti esaslara bağlamıştır, Özelleştirme uygulamalarına yönelik hukuki düzenlemeler ilk defa 1984 yılında çıkarılan 2983 sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkındaki Kanun, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 84/8495 Sayılı Kamu Ortaklığı Fonu Yönetmeliği ile başlamıştır. 1986 tarih ve 3291 sayılı kanun 1987 tarih 307 sayılı KHK1990 tarih ve 412 ve 418 sayılı KHMerin hepsi özelleştirme ile ilgili olarak çıkarılmışlardır. 1083987 sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarılan 1994 tarih ve 530,531,532 ve 533 ve 546 sayılı KHK'ler aynı yıl Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Son olarak 1994 tarih ve 4046 sayılı özelleştirme yasası 27 Kasım 1994 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasal düzenlemelerle birlikte dar anlamda özelleştirmeye yönelik hazırlık çalışmaları yürütülmüştür. Özelleştirmeyle ilgili olarak 1986'da Amerikan firması olan Morgan Guaranty Bank'a Master Planı ve sektöre! düzeyde raporlar hazırlattırılmıştır. Morgan Guaranty Bank Master Planında yer alan öneriler doğrultusunda özelleştirilmek üzere 41 kuruluşun hisse senetleri TKKOl'ne devredilmiştir. TELETAŞ'ın bünyesinde bulunan kamuya ait hisselerin %22'sinin halka satılmasıyla özelleştirme yönünde ilk uygulama başlatılmıştır. Daha sonra ANSAN, MEDA, USAŞ ve ÇlTOSAN'a bağlı beş fabrika ile bazı Yem Fabrikaları da yabancılara satılarak özelleştirilmiştir. özelleştirme çalışmaları, 1984 yılında kamuya ait yarım kalmış tesislerin tamamlanması veya yerine yeni bir tesis kurulması amacı ile özel sektöre devri uygulamaları ile başlamıştır. Bu kapsamda 5 tesis bedel karşılığı çeşitli kişi ve kuruluşlara satım, 9 tesis ise bazı belediye ve kamu kuruluşlarına defter değeri üzerinden devredilmiştir. 1985yılından itibaren 138 kuruluş özelleştirme kapsamına alınmıştır. Bu kuruluşlardan bir bölümü, 233 sayılı KHK kapsamında tamamı kamuya ait KiT statüsündeki kuruluşlardır. Diğer bir bölümü ise, %50'nin üzerinde kamu payı bulunan bağlı ortaklık statüsündeki kuruluşlar ile kamu iştirakleridir. 1986yılından itibaren hız kazanan ve tamamı kamuya ait veya kamu iştiraki olan kuruluşlardaki kamu paylarının özelleştirme kapsamına alınması yoluyla yürütülen program çerçevesinde, idare tarafından bugüne kadar 99 kuruluşta hisse senedi satış ve devir işlemi yapılmış ve bu kuruluşlardan 86'sında hiç kamu payı kalmamıştır. Blok satış, halka arz, uluslararası arz, İMKB'de satış veya varlık satışı biçiminde kısmen özelleştirme işlemi gerçekleştirilen diğer 13 kuruluşta ise halen kamu payı bulunmaktadır. 107141985 yılından bugüne kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı 28.3 trilyon TL (2.5 milyar dolar) düzeyindedir. Bir bölümü vadeli ve döviz cinsinden gerçekleştirilen bu hisse senedi ve varlık satış işlemlerin¬ den 31 Temmuz 1995 itibariyle 29 trilyon TL (2.3 milyar dolar) net giriş sağlanmıştır. Uygulama tutan ile net giriş tutan arasındaki fark, vadeli işlemlere ilişkin faiz tutarı ile döviz cinsinden satışların kur farkından kaynaklanmaktadır. özelleştirme kapsamındaki kuruluşlardan elde edilen 8.1 trilyon TL'lik (800.7 milyon dolar) temettü geliri ve 3.4 trilyon TL'lik (78.3 milyon dolar) diğer gelirlerle birlikte 1985-1995 dönemi toplam geliri 40.5 trilyon TL(3.2 milyar dolar) düzeyine ulaşmaktadır. Aynı dönemde özelleştirme uygulamaları için 34.9 trilyon TL (2.9 milyar dolar) tutarında harca¬ ma yapılmıştır, özelleştirme uygulamalarına ilişkin harcamalar içinde en büyük kalem, kapsamdaki kuruluşlara sermaye iştiraki ve borç biçiminde aktarılan finansmandan oluşmaktadır. Sonuç olarak; KiT'lerin ülke ekonomisine zarar vermeksizin özelleştirilebilmesi ve piyasa ekonomisine entegrasyonunun sağlanıp özelleştirmeden beklenen sonuçların elde edilebilmesi için aşağıda belirttiğimiz hususlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 1-Kamu iktisadi Teşebbüslerini ülke ekonomisinden bağımsız olarak düşünemeyiz. Bundan dolayı özelleştirme uygulamalarına başlamadan önce ülkedeki mevcut yüksek enflasyon, yüksek faiz, adaletsiz gelir dağılımı, düşük tasarruf oranı, bazı göstergelere göre %10, diğer bazı göstergelere ise %15'e varan issizlik ve ülke yönetimindeki başarısız politikaların düzeltilmesi gereğine inanıyoruz. 2-Her Kamu iktisadi Teşebbüsünün yapısına göre reorganizasyon çalışmaları yapılarak performanslarının artırılabilmesi için siyasi baskılardan uzak, işletmecilik kuralları ile çalışan bağımsız, kamuya karşı sorumlu olan" Ombusman" gibi kurumlar tarafından denetlenebilen özerk kuruluşlar haline getirilmeli ve bundan sonra, -iştirakler -Bağlı ortaklıklar -Müesseseler -Kamu iktisadi Kuruluştan ve iktisadi Devlet Teşekkülleri şeklinde belirlenecek bir sırayla özelleştirme programı izlenmelidir. 10883-özelleştirme ile Kirlerin tümünün mülkiyetinin özel kesime devredilmesi tek amaç olarak görülmemeli, stratejik öneme sahip ve henüz misyonunu tamamlamamış bazı KİK'lerin kamu kesiminde katması, bazılarının ise işletme hakkının devri gibi yöntemlerle özelleştirilmelidir. 4-Özelleştirmenin, Sermaye Piyasası'nın geliştirilmesi ve sermayenin tabana yayılmasını sağlayabilmesi için borsada hisse senedi ihracı yöntemiyle yapılması ve kamu iktisadi teşebbüslerinin hisse senetlerinin satışa sunulduğu dönemlerde devletin, tahvil, bono gibi borçlanma enstrümanlarına müracaattan kaçınması ve alternatif yatı n m araçlarının (kur oranı ve faiz oranı) getirişini düşük tutmak için çaba harcaması uygun olacaktır. Bunun yanında halkın satın alabileceği bedelle, piyasanın emebileceği oranda çalışanlara, yöre halkına öncelik ve kolaylık sağlanmalı, hisse senetlerinin az sayıda kişinin elinde toplanmasını önlemek için nama yazılı senetler çıkarılması gibi tedbirlerle satın alınabilecek hisse miktarı sınırlandırılmalı, kamu tekellerinin yerine özel tekellerin oluşması önlenmelidir. 5-özelleştirme faaliyetleri belirlenecek bir vadeye yayılmalı, bu vade sürecinde karşılaşılan problemlerin kamu tarafından hisse sahiplerinin lehine çözüleceği taahhüdünde bulunulması ve sermayenin %30-%40 gibi bir oranının kamunun elinde kalması, özellikle ülkemiz gibi devlete duyulan güvenin güçlü olduğu ülkelerde özelleştirmeyi kolaylaştırıcı bir unsur olacaktır. 6-Özelleştirmede, yurtdışında yasayan ve tasarruflarını altın, gayrimenkul ve yaşadıkları ülkelerin bankalarında döviz olarak tutan vatandaşlarımıza özel bir öncelik vererek (vadeli satış, indirimli satış, vergiden istisna tutulma, belli oranda bedelsiz hisse verme...gibi) Menkul Kıymetler Yatırım Ortaklıkları kurmalarına ve faaliyette bulunmalarına destek verilerek, tasarruflarını KiT'lerin hisse senetlerini almalarını sağlama yönünde teşvik politikaları oluşturulmalıdır. 7-KiT'lerin yabancılara satılmasında ülkeye döviz, yeni teknoloji, dış pazarlarda rekabet gücü sağlama ve bilgi birikimi girişini hızlandırma gibi kriterler esas alınmalıdır. Bununla birlikte işletme mülkiyetinin yabancılara geçmesini engelleyici tedbirler almmalı(altm hisse, hisse senetlerinin tek elde toplanmasını önlemek için satın alınabilecek hisse miktarının sınırlandırılması gibi), kar transferlerini8- özelleştirilecek kuruluşların üretim hacimlerini ve fiyattan m belirlemede belli kıstaslara bağlı olmalarını sağlayan (İngiltere'de olduğu gibi) ve monopol ve kartel oluşturmalarını engelleyen yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 9- özelleştirme ülkemizde yapıldığı gibi devlete gelir sağlamak ve borç ödeme amacını ön planda tutarak mevcut tesisleri yabancılara satarak kaynak aktarımında kullanılmamalı, alt yapı yatırımları ile özel kesim tarafından yapılmayan yatırımların gerçekleştirilmesi ve henüz özelleştirilmemiş KİT'lerin verimli ve karlı duruma getirilmesi için kullanılmalıdır. 10- özelleştirme ülkemizde siyasal iktidarların sahip oldukları ideolojik düşüncenin gerçekleştirilme sini sağlayıcı bir araç olarak kullanılmak istenmekte KİT'leri verimsiz ve zarar eden bir çizgiye getiren, sosyal fayda-maliyet ölçüsünü dikkate almayan, rekabet gücünden yoksun bırakan ekonomik, sosyal, teknik ve bunlardan daha da önemlisi siyasal nedenler göz ardı edilmemelidir. 11- özelleştirme sadece ulusal endüstrilerin hisse senetlerinin satışı meselesi değildir. Bu düşüncenin altında piyasa güçlerinin rolünü artırarak endüstrinin performansını artırmak amacı yatmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için rekabeti teşvik edecek diğer önlemler alınmalı, her özelleştirme faliyeti her bir endüstrinin koşullarına uygun toleransı taşımalıdır. (189) 12- özelleştirme planı net tüketici yararını maximum kılacak şekilde oluşturulmalı, borsa verimliliğinden ziyade hizmetlerin kalitesinin artırılması ve düşük fiyatlarla sağlanması birinci derecede önemli ölçü olmalıdır. (190) 13- İngiltere'de özelleştirme politikası British Petrolium (BP)"un özelleştirilmesinde olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlanabilir. 1987'de BP hisseleri 120p.'den piyasaya sürülmüş borsanın çöküş dönemine rastladığından 88p.'ye kadar düşmüş ve sonuçta İngiliz Hazinesi ve Merkez Bankası bu hisselere net 70p. değer biçmişler bu ise yatırımcıları büyük zarara uğratmtştır.(191) Bu nedenle özelleştirme gerçekleştirilirken borsa hareketleri özenle takip edilmelidir. (189) M. Beesley and S. Littlechild, Privatisation: Principles, Problems and Priorities, Lloyds Bank Review, London, 1983, s.55. (190) M. Beesley and S. Littlechild, Privatisation: Principles, Problems and Priorities, Lloyds Bank Review, London, 1983, s.56. (191) N. Johnson, Reconstruction of the Welfare State, London, 1990, s.192. 11014- özelleştirmeye karşı çıkanlar çalışma koşullarının özelleştirme sonucunda devlet kontrolünde olduğundan daha kötü olacağını iteri sürmektedirler. Gerçekten de özelleştirme istihdamda hızlı bir daralma yaratacaktır. (192) özelleştirme ile ortaya çıkacak ciddi işsizlik çeşitli ödemelerle telafi edilmelidir.(193) 15- Ülkelere göre politik farklılıklar içermekle birlikte özelleştirme bir tutku halini almıştır. Özelleştirme yerel yönetimlerde ve ulusal endüstrilerdeki sendikaların, bürokratların ve politikacıların gücünü azaltan bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle söz konusu menfaat gruplarının özelleştirmeye karşı direnç gösterebilecekleri dikkate alınmalıdır. The State Economic Enterprises (KTI), which emerged as a result of the efforts of the government to regulate the economy, have generally established economic development and growth in developing countries due to lack of capital, lack of sufficient entrepreneurs, lack of qualified labor and external financing opportunities, physical and social infrastructure, and the establishment of national industrial network. thus preparing a favorable environment for the establishment and development of the private sector; To protect the interests of all classes as a requirement of social state understanding and social justice, to produce and distribute goods and services that meet the general needs of the people, to provide goods and services at reasonable prices and quality, to deliberately eliminate the strictness created in the free market or to provide a certain standard in the basic clauses. , National independence and national security concerns to eliminate, as a reaction to capitalism, foreign capital sovereignty has been established for reasons such as nationalization of the economy. Although political social and ideological reasons had an impact on the establishment of the SOE, the question of Classical Economic Thought with the 1929 economic crisis and the resulting market economy could not optimize social welfare play an important role. In the economic development process, the market economy underlying Neoclassical theory of failure of market economy; - Full competition, lack of knowledge of individuals about the market, the lack of homogeneity of goods in the market, the price and quantity of producers and consumers in the market do not take data and agreements between them, the free entry and exit of firms and production factors, the determination of consumption and production volume, advertising and social pressure - having the basic characteristics of non-competing and exclusion from consumption due to inability to divide and being subject to common consumption and not subject to personal consumption as a natural consequence and being fully public and benefit divisible and excluded from consumption. property the existence of subsidiary public goods separated from private goods due to the creation of external benefits and external costs at the time; - the existence of virtuous and non-virtuous goods whose production and consumption are beneficial to the production by the state or under state control; - As the scale of the long-term average costs of the enterprise expands, the effect of the specialization in the division of labor and the new technology used, as well as the increase in the marketing and financing opportunities, plus the inherent economies are the opposite, that is, the presence of negative internal economies resulting from the expansion of the scale and the negative internal economies. or the existence of natural monopolies, which we define as the case where more than one company should not be present in the industry to produce the service at the lowest cost; - The existence of externalities that we define as an economic situation in which an economic agent exposed to an economic activity is subjected to a gain or loss that cannot be captured and measured by the price mechanism, but that this economic activity is initiated by another economic agent; - The state should intervene in the economy due to the fact that the marginal cost is zero in the economy and that there are production activities. The government has made these interventions through their KITs and is still doing so. Again in the economic development process according to the Keynesian approach state; ensuring efficiency in resource use and distribution, income and wealth disrupted by problems such as the presence of non-competitive structures in goods and factor markets and chronicized inflation. ensuring justice in the distribution; - enough for the structural reasons they are in! does not have the level of savings and is enough! to provide the most competent use of resources and increase of investments at a certain speed, to direct investments to priority sectors, to establish an appropriate balance between infrastructure investments and productive investments; 1028-Price stability and economic stability, which is the realization of full work together; - In order to ensure equilibrium in the balance of payments, which is of great importance for economic growth and development, it should intervene indirectly in the economy as well as directly through the KITs. The State Economic Enterprises, which started to be established in the period of the Ottoman Empire, could not develop due to the capitulations recognized by the Ottomans to foreigners. They only existed as large state-owned factories that met the needs of the army. In the early years of the Republic, development was tried to be realized through KITs as a result of the lack of sufficient capital accumulation and the lack of entrepreneurs, as well as nationalisations due to national independence concerns. L. Statism is at the forefront of the Five-Year Industrial Plan. II. Five-Year Industrial Plan II. It could not be implemented due to World War II. for the first time in 1938 with the Law No. 3460, KITs were gathered under a single law. The Democratic Party, which came to power in 1950, clashed with the transfer of KITs to the private sector, but failed to achieve the opposite. There was an increase in the number of KITs. In 1960, the Decree Law No. 233 and the Law No. 440 in 1964 introduced new legal arrangements in Dirt. Since 1963 Turkey's economy began to be governed by a five-year plan, l. Statism in the Five-Year Development Plan, II. In the Five-Year Development Plan, the private sector will be included in the III. Statism has come to the forefront again in the Five-Year Development Plan. After 1980 As the economic policy gained weight in order to reduce the share of the state in the economy, the privatization of KITs came into the agenda. V. B.Y.K.P'ler prepared with the effect of the same economic policy in the said plan; It was mentioned that SEE investments will intensify in the fields of energy, mining, transportation and communication sectors in the areas of rehabilitation and bottleneck in line with the plan targets. The 103V. B.Y.K.P. privatization will be done quickly on the one hand KiT'ler themselves enough! it is stated that these institutions will continue to operate more profitably and efficiently within the framework of modern management approach. The policies envisaged after 1980 were started with the transfer of unfinished facilities belonging to the public in 1984, 5 facilities were sold to various persons and institutions for the price of 9, and 9 facilities were transferred to some municipalities and public institutions over their book value. With the Law No. 4046 dated 24.11.1994, published in the Official Gazette dated 27 November 1994, the privatization of KITs was gathered within the framework of a law. Heavy industry from the production of daily consumer goods in Turkey, occupied an important place in banking, tourism hizmet¬ s and foreign trade so many different areas of the state-owned enterprises in valve shaft of income and employment growth with investments and production companies operating in foreign trade of the country's economy by contributing to the establishment of stability It is. However, the State Economic Enterprises in Turkey of organization and management, employment, auditing, investment, production and marketing, have difficulties in a number of economic, financial and legal. Most of these problems arise from the fact that political powers approach the event with daily pragmatic solutions and see KITs as a mechanism of political employment and a gateway to gain and derive from each other. The Kaynesian economic thought that emerged with the failure of classical economic thought to solve the economic problems with the 1929 economic depression It was based on an active role in II. This economic policy applied in developed countries especially in 1950-1960 years after World War II has yielded 11 results which are quite dominant. However, the economic crisis that started with the oil crisis in the 1970s led to the questioning of the Keynesian economic thought. 1048The increasing functions and the expanding dimension of the state revealed the state which J.M. Buchanan called "Leviathan State", and the phenomenon of stagflation began to occur. These are Monetarism, Theory of Rational Expectations, Supply Oriented Economics and Public Choice Theory, which bases its critique on Keynesian economic policy. The common denominator of all these theories is the reduction of public share in the economy. Privatization, which can be defined as the practices aimed at limiting or completely eliminating public economic activities due to economic, financial, social and political reasons, has gained an important momentum since 1980s and also affected. In narrow terms, the sale of shares of public institutions to domestic and foreign private individuals can be defined as the practices aimed at limiting or completely eliminating the public economic activities in the broad sense. and privatization of KITs to increase productivity and prevent inflation, since the financing needs of the KITs through the emission from the treasury accelerate the total money supply and inflation in the economy; To improve the capital market so that companies can obtain funds only by issuing stock bonds or bills without being bound to the banking sector and to maintain a healthy relationship between this resource cost and inflation; In addition to economic objectives such as strengthening the market economy and increasing foreign exchange revenues, While the budgetary pressures of privatized institutions are reduced as a result of privatization, the transfer of public assets provides an important source of income to the state, and to realize financial objectives such as developing alternative countries to domestic and foreign financing sources both in developing countries facing financial shortages and in developing countries with insufficient resources; 10514The income and wealth are redistributed through the ownership of a wider public to the ownership of public enterprises, while at the same time serving to social and ideological purposes as well as in our country, such as harmonizing business peace and labor relations. customization methods; public offering of shares, sales on the stock exchange, asset sales, strategic sales, block sales, sales to managers or workers, grants and mixtures thereof, contracting of public services that require the transfer of ownership, dealership, agency authorization, lease, signing of management contracts, such as build-own-run order. In order to implement the privatization methods that require the transfer of ownership, each of the KLTs goes through certain stages, such as commercialization, corporatization, restructuring and sales, which can be considered as privatization. 4046, the transfer of the ownership of the goods and services units and assets in the assets of the corporations in whole or in part for a price, or all or part of the shares of these organizations in domestic or abroad, public sale, block sale, block sale including delayed public offering, sales to employees, normal and / or sale by special order, sale to securities investment funds and / or securities investment partnerships or transfer thereof for a fee due to their joint application, rental, granting of operating rights, establishment of non-real rights of ownership, income partnership model and other legal dispositions in accordance with the requirements of the business. are accepted as customization methods. The same law explains how to determine the value of the institutions to be privatized and what tender procedures will be The legal arrangements for the privatization applications started with the Law No. 2983 on the Promotion of Savings and the Acceleration of Public Investments, which was enacted for the first time in 1984, with the Decree Law No. 233 and the Public Partnership Fund Regulation No. 84/8495. Law no. 3291 of 1986 and Decree no. 307 of 1987 and no. 412 and 418 of Decree no. The Decree Laws numbered 530,531,532 and 533 and 546 issued in 1994 based on the law no. 1083987 were annulled by the Constitutional Court in the same year. Finally, the privatization law no. 4046 of 1994 was published on 27 November 1994 and entered into force. With these legal arrangements, preparatory works were carried out for narrow privatization. For the privatization in 1986, the American firm Morgan guarantees the Master Plan and guarantees to the sector! level reports. In line with the proposals in the Morgan Guaranty Bank Master Plan, the shares of 41 institutions were transferred to TKKOl for privatization. The first application for privatization was initiated by selling 22% of the publicly owned shares of TELETAŞ to the public. After that, five factories of ANSAN, MEDA, USAŞ and ÇlTOSAN and some Feed Factories were sold to foreigners and privatized. The privatization activities started in 1984 with the implementation of the transfer to the private sector for the purpose of completing or replacing unfinished public facilities. In this context, 5 facilities were sold to various individuals and institutions for a price and 9 facilities were transferred to some municipalities and public institutions at their book value. Since 1985, 138 organizations have been included in the scope of privatization. Some of these organizations are all publicly owned KIT status within the scope of Decree Law no. 233. The other part is the subsidiaries and public affiliates which have more than 50% public shares. Gaining speed since 1986 and Within the framework of the program carried out by including the public shares of all publicly owned or publicly owned enterprises within the scope of privatization, the stock sale and transfer transactions have been performed by 99 administrations to date in 99 organizations and 86 of these institutions have no public shares. There are still public shares in the other 13 institutions where partial privatization has been carried out in the form of block sale, public offering, international supply, sale in the ISE or asset sale. The total amount of privatization implementations carried out since 107141985 is 28.3 trillion TL (2.5 billion dollars). As of July 31, 1995, a net inflow of TL 29 trillion ($ 2.3 billion) was provided from these stock and asset sales transactions, some of which were for futures and foreign currency transactions. The difference between the application amount and the net inflow amount arises from the difference between the interest amount on forward transactions and the foreign exchange sales of foreign currency denominated sales. The total revenue of the 1985-1995 period reached TL 40.5 trillion ($ 3.2 billion), including dividend income of TL 8.1 trillion ($ 800.7 million) and other revenues of TL 3.4 trillion ($ 78.3 million). During the same period, TL 34.9 trillion ($ 2.9 billion) was spent for privatization applications. The biggest item in the expenditures related to privatization applications was the capital transfer and debt financing to the institutions in scope. As a result; We think that the below mentioned issues should be taken into consideration in order to be able to privatize KITs without harming the national economy and to integrate them into the market economy and achieve the expected results from privatization. 1-We cannot think of State Economic Enterprises independently of the national economy. Therefore, before starting privatization, the country's current high inflation, high interest, unfair income distribution, low saving rate, unemployment up to 10% on some indicators and unemployment up to 15% on some indicators policies. 2- According to the structure of each State Economic Enterprise, in order to increase their performance by performing reorganization works, they should be turned into autonomous institutions such as mb Ombudsman uzak which are independent from political pressures, working with business rules and can be audited by the public. - The privatization program should be followed in a sequence to be determined from the Public Economic Organization and State Economic Enterprises. 10883-The transfer of ownership of all soils to the private sector should not be seen as the sole purpose, and the privatization of some GCCs of strategic importance that have not yet completed their mission in the public sector and some of them should be privatized by transferring the right of operation. 4-Privatization, the development of the Capital Market and to ensure the spread of capital to the base of stock exchange in the stock market method, and state-owned enterprises in the period of the sale of shares of bonds, bonds and other instruments of interest to the borrowing instruments, interest rate and interest effort to keep the rate of return low). In addition, the public can buy the price, the market can absorb the rate of employees, the local people should be provided with priority and convenience, to prevent the collection of shares in the hands of a small number of registered shares, such as issuance of registered shares should be limited to prevent the formation of private monopolies instead of public monopolies. 5-privatization activities should be extended to a term to be determined. privatization in countries where it is strong. 6- In the privatization process, by giving special priority to our citizens who live abroad and keep their savings in gold, real estate and foreign currency in the banks of the countries where they live (such as forward sale, discount sale, exemption from tax, issuance of certain amount of bonus shares ...) encouraging them to operate and encouraging their KITs to buy shares. 7. Criteria such as foreign exchange, new technology, competitiveness in foreign markets and accelerating the accumulation of knowledge should be taken as the basis for selling KITs to foreigners. However, business should take measures to prevent the transfer of ownership to foreigners (six shares, such as limiting the amount of shares that can be purchased to prevent the collection of shares in one hand), profit transfers8- which allows the institutions to be privatized to be subject to certain criteria in determining production volumes and price (as in England). and monopolies and cartels. 9- privatization should not be used for transferring resources by selling existing facilities to foreigners, with the aim of providing income to the state and paying debt to foreigners, as it is done in our country. 10- privatization is intended to be used as a tool for the realization of the ideological thinking of the political powers in our country, economic, social, technical, and even more economic, social, technical, and more importantly, political reasons should not be ignored. 11- privatization is not only a matter of selling stocks of national industries. The aim is to increase the performance of the industry by increasing the role of market forces. or it is. In order to achieve this, other measures should be taken to encourage competition, and each privatization activity should be tolerant to the conditions of each industry. (189) 12- The privatization plan should be established in a way to maximize net consumer benefit, improving the quality of services and providing low prices rather than stock exchange efficiency should be the primary measure. (190) 13- The privatization policy in the UK may fail as in the privatization of British Petrolium (BP). In 1987, BP shares fell from 120p. The Bank valued these shares at a net value of 70p, which incurred major losses to investors. (191) Therefore, the stock market movements should be carefully monitored while privatization is being carried out. (190) M. Beesley and S. Littlechild, Privation: Principles, Problems and Priorities, Lloyds Bank Review, London, 1983, p.56 (191) N. Johnson, Reconstruction of the Welfare State, London, 1990, p.192. 11014- Those who oppose privatization will be worse than working under state control as a result of privatization. Indeed, privatization will create a rapid contraction in employment. (192) The serious unemployment that will arise with the privatization should be compensated by various payments. (193) 15- Privatization has become a passion although it includes political differences among countries. Privatization creates an impact that reduces the power of trade unions, bureaucrats and politicians in local governments and national industries. Therefore, it should be noted that these interest groups can resist privatization. |
URI: | http://hdl.handle.net/11452/9269 |
Koleksiyonlarda Görünür: | Sosyal Bilimler Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree |
Bu öğenin dosyaları:
Dosya | Açıklama | Boyut | Biçim | |
---|---|---|---|---|
061087.pdf A kadar 2099-12-31 | 6.05 MB | Adobe PDF | Göster/Aç Bir kopya isteyin |
Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License