Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/2026
Başlık: J. P. Sartre felsefesinde bulantı kavramı
Diğer Başlıklar: Concept of nausea in J.P. Sartre's philosophy
Yazarlar: Özcan, Zeki
Güvenç, Emel
Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı/Din Felsefesi Bilim Dalı.
Anahtar kelimeler: Varoluşçuluk
Kendinde varlık
Kendisi için varlık
Başkası için varlık
Bulantı
Fazladanlık
Bunaltı
Yayın Tarihi: 7-Ağu-2013
Yayıncı: Uludağ Üniversitesi
Atıf: Güvenç, E. (2013). J. P. Sartre felsefesinde bulantı kavramı. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özet: Varoluşçuluk, ortak kavramlara dayanan ama farklı içeriklerle yapılan felsefelerin ortak adıdır. Bu yüzden tek bir varoluşçuluk yoktur. Varoluşçu felsefeler, entelektualist ve sistematik felsefelere karşıt olarak özneyi ön plana çıkaran daha doğrusu öznenin durumsal belirlenimlerini çıkış noktası yapan felsefelerdir. Bizim tezimizde incelediğimiz Sartre felsefesi, sözü edilen bu Varoluşçu Felsefelerden biridir. Sartre, somut insan varlığından hareket ederek vital bir felsefe ortaya koyar. İnsanın özgürlüğe yazgılı olduğunu iddia ederken, üstlenmesi gereken sorumluluğun ağırlığına vurgu yapar. Ona göre özgürlükle gelen yükümlülükleri kabullenmeyen insan, otantik yaşamdan uzaklaşır. Yığının bir parçası olarak yapışkan bir niteliğe bürünmüş halde sahte bir hayat sürer. Bu kabulle hareket eden Sartre?a göre birey olmanın yolu kendi varoluşunu gerçekleştirmekten geçer. Ona göre yeryüzündeki insan, atılmışlığını, terk edilmişliğini idrak ederek olumsallığıyla yüzleşir. Böylelikle varoluşun saçmalığının farkına vararak bulantıyı tecrübe eder. Varoluşunu gerçekleştirme yolundaki insanın kaçınılmaz bir şekilde tecrübe ettiği bulantı, insanın fazladanlığının keşfiyle ortaya çıkar. Bulantı duyan insan, bu duyguyla yaşamayı kabullenmekle kalmayıp eyleme geçmek zorundadır. Sartreda bulantı; özgürlüğünün ağırlığını yüklenen insanın duyduğu bunaltıdan oldukça farklı bir kavram olarak kullanılır. Sonuç olarak denilebilir ki Sartre felsefesi; bedeniyle kendinde varlık iken, bilinciyle kendisi için varlık olarak yeryüzünde bulantı içinde ötekiyle yaşayan ama bununla birlikte özgürlüğünün sorumluluğunu göğüsleyerek varoluşunu gerçekleştiren somut insanı ele alan bir felsefedir.
Existentialism is not a movement that is based on the assumptions, everyone agree on end its system acts in logic. Although existentialists settle over common points on it, each existentialists has different approaches to these points. For this reason, there is not a unique Existential Philosophy. There are Existential Philosophies. Sartre's Philosophy, we examine in our thesis, is one of these Existential Philosophies. By acting on concrete human existence, Sartre presents a vital philosophy. When he claims that freedom is human's destiny, at the same time, he underlines that the responsibilities taking on is heavy. According to him, the human not accepting the responsibilities coming with freedom is alienated from authentic life. He lives a lie stickily as a part of the mass. According to Sartre acting on this agreement, the way of being an individual is to realize himself. Accordingly, the human on earth faces contingency by comprehending his desolation, dereliction. Thus, he experiences nausea by realizing the absurdity of existence. The nausea being experienced by the human on the way of performing own existence comes up with the exploration of human redundancy. Not only that the human feeling nausea accepts to live with this feeling but also he have to start to move. Sartre's nausea being feeled by human incuring the responsibility of freedom.
URI: http://hdl.handle.net/11452/2026
Koleksiyonlarda Görünür:Sosyal Bilimler Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
333905.pdf1.17 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons